15 Aralık 2013 Pazar

Deyimlerle ilgili kompozisyon Nasıl Yazılır ?



Deyimler Hakkında Kompozisyon Örneği


Deyimler Konulu Kompozisyon





Deyimler de atasözleri gibi kamunun malıdır, yani yaratıcıları bugün belli değildir. Gerçekte de bilinmesi,pek büyük bir anlam taşımamaktadır.




Deyimler de, atasözleri gibi atalarımızdan kalan en değerli armağanlardan biridir. Deyimler başlangıçta bir kişinin yaratışıdır, anlamsal ya ela dilsel özellikleri yüzünden beğenildiği, kullanıldığı ortam ve bağlamlarda sözü çarpıcı olarak belirttiği için halkça benimsenmiş, tutulmuş; konuşma ve yazıda yinelene yinelene günümüze değin gelebilmiştir. Yeni durumlar, yeni koşullar, Türkçe’nin kullanım özelliklerini kuyumcu ustalığı İle İşlemesini bilen sanatçıların dile özel tasarruftan, hemen her dönemde dile yeni deyimlerin katılmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıra kimi deyimler ancak sınırları belirli bir bölgede kullanım olanağına kavuşmuş; kimi deyimler kullanımdan düşerek dilin genel çevriminden çıkmıştır.




Deyim niteliği taşıyan bir söz öbeğinin anlamsal yükü, hangi ortam ve durumlarda kullanılacağının belirginlik kazanması ve dilsel beğeniye yatkınlığı, yaygınlığını, kullanılabilirliğini sağlayabiliyorsa, deyimleşmemesi için hiçbir neden yoktur.




Deyimlerin atasözlerinden farkı şudur: Atasözleri genellikle yol gösterici bir içeriğe sahiptir. Deyimler ise her zaman böyle olmaz. Bir duyguyu düşünceyi bir kavramı vurgulayıcı bir şekilde dile getirmek için kullanılırlar.

deyimlerin bir kısmı mahalli olup sadece söylendiği yöreye hastır. Bazı yörelerde anlaşılmaz.




“Gürültüye getirmek”ten hoşlanmasak da ‘Okkanın altına gitmek”ten başka çaremiz olmaz kimi zaman. Bazen yapılması zor çok uzun vakit alacak bir işle baş başa bırakılırız ‘deliye pösteki saydır’ır gibi… Bazen ‘hariçten gazel okur’uz; sadece ‘işin gırgırmda’yızdır. Bazen ‘ağzımızdan baklayı çıkar’ıveririz; çünkü karşımızdaki ‘eski kulağı kesiklerden’dir…. Bazılarımız bazılarına ‘yolunacak kaz’ gibi görünür bazılarımız bazılarımızın ‘cemaziyel evvelini bilir.’ Uzun uzadıya birbirine bağlanmayan bu cümleleri daha fazla sıralamaya gerek yok kimi kelimelerin tırnaklarından maksat anlaşılmıştır; ‘arabın derdi kırmızı pabuç’ yani deyimler… O kadar işlevseldir ki konuşurken bir sürü cümle kurarak anlatabileceğimiz bir durumu deyimlerin hepimizce malumu olan anlamına ve çağrışımına yaslanarak meramımızı hem kolayca hem de etkili bir şekilde anlatı veririz.




Dilimizdeki deyimlerin pek çoğunun bir hikayesi var. Kimi komik kimi ilginç kimi ders alması… Bırakın bu öyküler bilinip anlatılmasını; deyimlerin anlamını bilen ve yerli yerinde kullananlarımızın sayısı bile azaldı.

DEYİMLER VE ANLAMLARI

Açık kapı bırakmak; kesip atmamak, tekrar konuşabilme imkânı bırakmak
Aba altından değnek göstermek; sert görünmeden karşısında ki kişiyi korkutmak
Ağzında bakla ıslanmamak: Sır saklayamamak
Ağır başlı; ciddi, olgun kimse için söylenen söz
Armut piş, ağzıma düş; emek harcamadan bir şeylerin kendiliğinden olmasını beklemek için kullanılan söz
Ateş püskürmek; çok kızmak, çok öfkelenerek ağır sözler söylemek
Ayıkla pirincin taşını; bir işin çok karışık ve içinden çıkılması zor olduğunu belirtmek için kullanılan söz
Baltayı taşa vurmak; bilmeyerek karşıdaki kişiyi kıracak söz söylemek
Başını alıp gitmek; nereye gittiğini kimseye söylemeden, izin almadan gitmek
Başına çorap örmek; bir kişiyi haberi olmadan kötü duruma sokacak davranışta bulunmak, onun hakkında gizlice plan kurmak
Bal dök yala; her tarafın temiz olduğunu anlatan söz
Balık kavağa çıkınca; gerçekleşmesi hiçbir zaman mümkün olmayan işler için kullanılan söz
Baş ütülemek; çok konuşarak karşıda ki kişiyi rahatsız etmek
Burun kıvırmak; önem ve değer vermeyerek, beğenmemek
Büyümüş de küçülmüş; davranışları ve konuşmasıyla yaşından büyük hareket eden çocuklar için kullanılan söz
Cebi delik: Cebinde para bulunmayan kişiler için kullanılan söz
Can kulağı ile dinlemek: Aşırı bir dikkat ile dinlemek
Çam devirmek: Karşısındakini kıracak bir söz söylemek
Çantada Keklik: Kolay elde edildiğini ifade eden söz
Damdan düşer gibi: Hiç beklenilmeyen bir zamanda söylenen söz ya da iş için kullanılan sözdür.
Damarına basmak; bir kişiyi kızdırmak
Dış kapının dış mandalı: Uzaktan ilgili, ilgisi olmayan kimse
Dilli Düdük: bir olayı çok anlatarak herkese haberdar etmek
El Etek Çekmek: O işle artık hiç uğraşmamak
Ekmek elden su gölden: Kendisi kazanmayıp başkalarının kazancı ile geçinen kimse
El emeği: Elle yapılan işe harcanan emek
El üstünde tutulmak: Çok değer verilip sevilmek
Ettiğini bulmak: Yaptığı kötülüğün cezasını görmek
Efkâr dağıtmak; üzüntüyü yok etmeye çalışmak
Fare Düşse Başı Yarılır; her tarafın bomboş olduğunu anlatan söz
Fırıldak gibi dönmek; kendi çıkarları için her şekle giren kimse
Fink atmak; istediği gibi gezmek, dolaşmak
Gece silahlı gündüz külahlı: Etrafındakilere iyi görünüp, kimseye sezdirmeden kötü işler yapan
Güngörmüş: İyi günler yaşamış, hatırı sayılır
Gam yememek; kaygılanmamak, üzülmemek
Geri kafalı; yenilikleri kabul etmemek
Gözden düşmek; Kendisine daha önce duyulan sevgi ve ilgiyi kaybetmek
Gözden geçirmek; okumak, tekrarlamak
Hapı yutmak: Kötü duruma düşmek
Havanda su dövmek: Boşa çalışmak
Irağı yakın etmek; güçlükleri ortadan kaldırmak
İçi içine sığmamak; çok sevinmek, heyecanlanmak
İçine ateş düşmek; büyük bir acı duymak, aniden üzülmek
Kesenin ağzını açmak; çok para harcamaya başlamak
Kanı kaynamak; bir kişiye karşı birden sevgi duymak, hoşlanmak
Kulağı delik: Etrafında olup biteni çabucak haber alan
Laf ebesi; çok söz söyleyen kimse
Lafı ağzında kalmak: Söyleyeceğini söylemeye zaman bulamamak
Lokmasını saymak: Birinin ne kadar yediğine bakmak
Makbule geçmek; o an için çok işe yaramak
Masal okumak: Kandırmaya çalışmak
Nalları dikmek: Ölmek
Ne oldum delisi; sonradan zengin olmak, aniden şöhrete kavuşmak sonucu aşırı şımarmak
Nal toplamak: Bir yarışta en geride kalmak
Ocağına düşmek; bir kimseden yardım istemek
Oturduğu dalı kesmek; kazanç sağladığı kaynağa zarar vermek
Ödü patlamak: Çok korkmak
Öküz altında buzağı aramak; her konuda bir kusur aramak, fesat düşünmek
Önüne düşmek: Yol göstermek
Örümcek kafalı; yeniliklere kapalı, hiçbir yeniliği kabul etmeyen
Pabuç bırakmamak: Hiç bir şeyden korkmamak
Parmak ısırmak: Şaşırmak
Rayına oturmak: İşin yoluna girmesi
Ruhu duymamak: Yapılan işin hiç farkında olmamak
Sepet havası çalmak: İşinden atmak, Kovmak
Saman alevi gibi parlamak; aniden kızıp sakinleşen insanlar için kullanılan söz
Sinek avlamak; işi olmayan, boş oturan kimseler için kullanılan söz
Sıfırı tüketmek: Hiç bir şeyi kalmamak
Şom ağızlı: Olayları kötü yorumlayan kimse
Tabana kuvvet; herhangi bir vasıta kullanmadan gideceği yere yürüyerek giden kimseler için kullanılan söz
Taş atmak; bir kişiye söz dokundurmak, sitem etmek
Ulu orta konuşmak; rasgele düşünmeden konuşan kişi
Ucu ucuna getirmek; hiç fazlası olmadan tam tamına yetiştirmek
Üç buçuk atmak: Korku içinde bulunmak
Üçe beşe bakmamak; çok fazla pazarlık etmeden alış veriş eden kimseler için kullanılır
Üzerine tuz biber ekmek; bir kimsenin acısını arttırmak
Veryansın etmek; bir kişinin hakkında atıp tutmak
Vız gelmek; aldırış etmemek
Yaka silkmek; bıkmak, usanmak
Yan çizmek; sorumluluktan kaçmak
Zılgıt yemek: Azarlanmak
Zurnanın zırt dediği yer; can alıcı nokta, işin en hassas yeri

2 yorum:

Adsız dedi ki...

gerçekten çok yardımcı oldu yazılıda işe yarayacak

Adsız dedi ki...

Ya ne alaka biz kompozisyon diyoruz adam anlamını çıkarıyor bune lan ne alaka bir halta yaramayacak