15 Aralık 2013 Pazar

DEYİMLER VE ANLAMLARI



DEYİMLER VE ANLAMLARI
Açık kapı bırakmak; kesip atmamak, tekrar konuşabilme imkânı bırakmak
Aba altından değnek göstermek; sert görünmeden karşısında ki kişiyi korkutmak
Ağzında bakla ıslanmamak: Sır saklayamamak
Ağır başlı; ciddi, olgun kimse için söylenen söz
Armut piş, ağzıma düş; emek harcamadan bir şeylerin kendiliğinden olmasını beklemek için kullanılan söz
Ateş püskürmek; çok kızmak, çok öfkelenerek ağır sözler söylemek
Ayıkla pirincin taşını; bir işin çok karışık ve içinden çıkılması zor olduğunu belirtmek için kullanılan söz
Baltayı taşa vurmak; bilmeyerek karşıdaki kişiyi kıracak söz söylemek
Başını alıp gitmek; nereye gittiğini kimseye söylemeden, izin almadan gitmek
Başına çorap örmek; bir kişiyi haberi olmadan kötü duruma sokacak davranışta bulunmak, onun hakkında gizlice plan kurmak
Bal dök yala; her tarafın temiz olduğunu anlatan söz
Balık kavağa çıkınca; gerçekleşmesi hiçbir zaman mümkün olmayan işler için kullanılan söz
Baş ütülemek; çok konuşarak karşıda ki kişiyi rahatsız etmek
Burun kıvırmak; önem ve değer vermeyerek, beğenmemek
Büyümüş de küçülmüş; davranışları ve konuşmasıyla yaşından büyük hareket eden çocuklar için kullanılan söz
Cebi delik: Cebinde para bulunmayan kişiler için kullanılan söz
Can kulağı ile dinlemek: Aşırı bir dikkat ile dinlemek
Çam devirmek: Karşısındakini kıracak bir söz söylemek
Çantada Keklik: Kolay elde edildiğini ifade eden söz
Damdan düşer gibi: Hiç beklenilmeyen bir zamanda söylenen söz ya da iş için kullanılan sözdür.
Damarına basmak; bir kişiyi kızdırmak
Dış kapının dış mandalı: Uzaktan ilgili, ilgisi olmayan kimse
Dilli Düdük: bir olayı çok anlatarak herkese haberdar etmek
El Etek Çekmek: O işle artık hiç uğraşmamak
Ekmek elden su gölden: Kendisi kazanmayıp başkalarının kazancı ile geçinen kimse
El emeği: Elle yapılan işe harcanan emek
El üstünde tutulmak: Çok değer verilip sevilmek
Ettiğini bulmak: Yaptığı kötülüğün cezasını görmek
Efkâr dağıtmak; üzüntüyü yok etmeye çalışmak
Fare Düşse Başı Yarılır; her tarafın bomboş olduğunu anlatan söz
Fırıldak gibi dönmek; kendi çıkarları için her şekle giren kimse
Fink atmak; istediği gibi gezmek, dolaşmak
Gece silahlı gündüz külahlı: Etrafındakilere iyi görünüp, kimseye sezdirmeden kötü işler yapan
Güngörmüş: İyi günler yaşamış, hatırı sayılır
Gam yememek; kaygılanmamak, üzülmemek
Geri kafalı; yenilikleri kabul etmemek
Gözden düşmek; Kendisine daha önce duyulan sevgi ve ilgiyi kaybetmek
Gözden geçirmek; okumak, tekrarlamak
Hapı yutmak: Kötü duruma düşmek
Havanda su dövmek: Boşa çalışmak
Irağı yakın etmek; güçlükleri ortadan kaldırmak
İçi içine sığmamak; çok sevinmek, heyecanlanmak
İçine ateş düşmek; büyük bir acı duymak, aniden üzülmek
Kesenin ağzını açmak; çok para harcamaya başlamak
Kanı kaynamak; bir kişiye karşı birden sevgi duymak, hoşlanmak
Kulağı delik: Etrafında olup biteni çabucak haber alan
Laf ebesi; çok söz söyleyen kimse
Lafı ağzında kalmak: Söyleyeceğini söylemeye zaman bulamamak
Lokmasını saymak: Birinin ne kadar yediğine bakmak
Makbule geçmek; o an için çok işe yaramak
Masal okumak: Kandırmaya çalışmak
Nalları dikmek: Ölmek
Ne oldum delisi; sonradan zengin olmak, aniden şöhrete kavuşmak sonucu aşırı şımarmak
Nal toplamak: Bir yarışta en geride kalmak
Ocağına düşmek; bir kimseden yardım istemek
Oturduğu dalı kesmek; kazanç sağladığı kaynağa zarar vermek
Ödü patlamak: Çok korkmak
Öküz altında buzağı aramak; her konuda bir kusur aramak, fesat düşünmek
Önüne düşmek: Yol göstermek
Örümcek kafalı; yeniliklere kapalı, hiçbir yeniliği kabul etmeyen
Pabuç bırakmamak: Hiç bir şeyden korkmamak
Parmak ısırmak: Şaşırmak
Rayına oturmak: İşin yoluna girmesi
Ruhu duymamak: Yapılan işin hiç farkında olmamak
Sepet havası çalmak: İşinden atmak, Kovmak
Saman alevi gibi parlamak; aniden kızıp sakinleşen insanlar için kullanılan söz
Sinek avlamak; işi olmayan, boş oturan kimseler için kullanılan söz
Sıfırı tüketmek: Hiç bir şeyi kalmamak
Şom ağızlı: Olayları kötü yorumlayan kimse
Tabana kuvvet; herhangi bir vasıta kullanmadan gideceği yere yürüyerek giden kimseler için kullanılan söz
Taş atmak; bir kişiye söz dokundurmak, sitem etmek
Ulu orta konuşmak; rasgele düşünmeden konuşan kişi
Ucu ucuna getirmek; hiç fazlası olmadan tam tamına yetiştirmek
Üç buçuk atmak: Korku içinde bulunmak
Üçe beşe bakmamak; çok fazla pazarlık etmeden alış veriş eden kimseler için kullanılır
Üzerine tuz biber ekmek; bir kimsenin acısını arttırmak
Veryansın etmek; bir kişinin hakkında atıp tutmak
Vız gelmek; aldırış etmemek
Yaka silkmek; bıkmak, usanmak
Yan çizmek; sorumluluktan kaçmak
Zılgıt yemek: Azarlanmak
Zurnanın zırt dediği yer; can alıcı nokta, işin en hassas yeri

Hiç yorum yok: