25 Ocak 2010 Pazartesi

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE DANIŞMANLIĞI

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE DANIŞMANLIĞI

Bazı çocuklar anne babalarının, öğretmenlerinin ve diğer yakınlarının dikkatini kendi üzerlerine daha çabuk ve daha kolay çekerler.Bunları pek çoğumuz görmüşüzdür, duymuşuzdur.Çocuk vardır, yıllarca okula gittiği halde okumayı yazmayı öğrenememiştir. Anne-babası, öğretmeni merak ve kaygı içindedir.Çocuk vardır, akranları sokakta koşup oynarken, okula gidip gelirken o, evde hapsolmak zorundadır.Çünkü ayakları tutmamaktadır.Anne baba evle hastane arasında mekik dokumaktadır.Çocuk vardır, yine eve hapsolunmaktadır.
Çünkü işittiği halde konuşamaz, konuşulanı anlayamaz, çıkınca evi bulamaz. Çocuk vardır, kulağı duymaz.Çocuk vardır, gözü görmez. Çocuk vardır, konuşması anlaşılmaz, kekeler.Çocuk vardır, geceleri altını ıslatır, yaşı ilerlemesine karşın bu dertten kurtulamaz. Çocuk vardır, evde, sokakta, okulda herkes onun yaramazlığından, vurup kırmasından şikayetçidir. Çocuk vardır, leb demeden leblebiyi anlar. Okulda çok başarılıdır. Öğretmenin yüz akı, anne babanın övünç kaynağıdır. Bu örnekleri sayfalar dolusu uzatmak mümkündür.Fakat fazlasına gerek yoktur.Bunlar bile bizi düşündürmeye yeter de artar bile.
Bu çocuklar niçin böyle olmuştur yada olmaktadır? Böylesi çocukların eğitiminde ne gibi yollar izlenmelidir?Bu yazının amacı, anne babalara danışmanlık yapmak ve bu çocukların eğitimine yönelik ailelere temel bilgiler vermektir.
Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların ailelerini sınıflamamız zor olsa da (çünkü her aile ayrı bir dinamik gruptur) üç temel gruba ayırabiliriz.

1-Gerçekçi ve İlgili Aile:

Bu tür aileler genellikle daha problem fark edilir edilmez, engelli çocuğa bakış açıları ve yaklaşmaları daha olumlu ve gerçekçidir. Ne kaderci ve nemelazımcı bir tavır takınırlar ne de reddedici ve gizleyici bir tavır takınırlar. Daha akılcı, nedene yönelik değil çözüme yönelik davranırlar.Tıbbi ve eğitsel teşhis ve incelemelerden sonra bugün neler yapabiliriz arayışı içinde çeşitli eğitim fırsatlarını araştırır, inceler ve maksimum düzeyde eğitim almaları konusunda gayret gösterirler. Sürekli bilgilenme ve uygulama konularında iş birliğine dönük arayışlar içindedirler. Ancak bu tutum sayesindedir ki engelli çocuklar ailelerinden ihtiyaç duydukları ilgi ve yardımları bulabilirler. Çünkü düzeltilmek istenen davranışlar öncelikle aile içinden düzeltilerek verilmeye başlanırsa kazandırılabilir.

2-Aşırı Kaygılı Aile :

Bu tür ailelerde genellikle özürlü-engelli çocuk fark edilir edilmez büyük bir hayal kırıklığı, suçlama ve suçlanma duyguları ile birlikte ruhsal şok ve kaygı yaşarlar. Bu ruhsal durumları , konuya sağlıklı ve gerçekçi yaklaşmalarını engeller ve çocuğun ihtiyacı olan tıbbi ve eğitsel yardımı almasını geciktirir veya daldan dala konan misali aşırı kaygının etkisiyle kararsız bir tavır içine girerler. Aile içinde birbirlerini suçlayacak yerde, bu durumlara yol açan çok çeşitli faktörleri (doğum öncesi, doğum anı komplikasyonları, doğumu izleyen gün ve aylarda görülebilen ateşli hastalıklar ve havaleler, kanamalar,geç ve güç doğumlar oksijensiz kalma veya fazla oksijen verilmesi, genetik faktörler gibi çok çeşitli etkenler çocuklarda çeşitli özür ve engellere yol açabilmektedirler.) incelemeleri , tedbir alarak , daha çok bu gün eğitim açısından neler yapabiliriz diye çevresel imkanları zorlamaları ve kullanmaları gerekir. Aksi tutumlar ne kendilerine, ne de çocuklarına yarar sağlamayacaktır.
3-İlgisiz Aile:
Bu grup aileler, engelli birey fark edildiği andan itibaren ona karşı ilgisiz bir tavır gösterirler. Burada problemleri görmemezlikten gelme , açık , gizli reddetme veya durumu kanıksama , umursamama vb… davranışlar hakimdir. Bu durum daha çok ailelerin sosyo-ekonomik kültürel düzeyleri ile yakından ilgilidir. Fizyolojik temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ailenin özel eğitim ihtiyacını fark ederek, özel eğitim ihtiyacını karşılama yönünde hareket etmesini beklemek uzun vadeli süreç ister. Oysaki özel eğitimin temel ilkelerinden olan erken teşhis , tedavi ve eğitim sağlama gibi süreçler çok geç fark edilir, ilgili kurum ve kuruluşların ilgi ve desteğini beklerler. Alt sosyo-ekonomik grup ailelerin desteklenmesi, bu konularda da olumlu gelişimlere fırsat verecektir.
Ülkemizde özel eğitim hizmeti veren tüm kurum ve kuruluşların okulların R.A.M (Rehberlik Araştırma Merkezleri)’lerinin özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarla çalışırken ailelerle sıkı bir işbirliği ile ailenin çocuklarına eğitim verirken amacının onların alabildiğince bağımsızlıklarını kazanmaları kendi kendilerine yeterli hale gelmeleri temel ihtiyaçlarını (yeme, içme, giyinme,…) karşılamaları ve sosyal yönden uyumlu ve kendileri ile barışık olmalarını öğretmek olmalıdır.


ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARIN AİLELERİNE YÖNELİK TEMEL BİLGİLER

Aile fertleri olarak zihinsel yetersizliği olan çocukların eğitiminde bilmemiz ve dikkatle uymamız gereken noktaları şöyle özetleyebiliriz.
1-Her şeyden önce bu çocukların bir ceza olmadığının, bir gerçek durum olduğunun “bilincinde” olarak engelli çocuklarınızı kabulleniniz ve yapacağınız her türlü çalışmanın temeli bu düşünce olmalıdır.
2-Anne baba olarak birbirinizi veya çevrenizi suçlamayınız, suçlu aramayınız.
3-Çocuğunuzun her türlü gelişimi için ihtiyacı olan ilgi ve sevgiyi, yerinde, zamanında ve aşırıya kaçmadan ( pastörize süt misali, pastörize sevgi veriniz ) sürekli olarak veriniz.
4-Çocuğunuzdan utanç duymadan, onu saklamadan, sokağa ve topluma çıkarınız. Akranlarıyla arkadaşlık kurması konusunda hem ona ve hem de diğer çocuklara cesaret veriniz destekleyiniz , uygun ortamlar yaratınız . Dışlanacağı korkusuyla gizlemek, çocuğu daha da olumsuz etkileyecek ve bir yarar da sağlamayacaktır.
5-Unutmayınız ki, özel eğitime muhtaç bir çocukla birlikte olmak, sabır, özen ve zaman ister. Pastörize süt misali pastörize sevgi ister. Yani aşırı sevgi ve şımartmaktan ve korumaktan kaçınarak , ona kendi potansiyelini geliştirme, kullanma fırsatı vermeliyiz.
6-Bütün bu anlatılan konulardaki ilgi ve hassasiyetimiz, bu çocukların, ailelerinin ve toplumun huzur ve sağlıklı gelişimine olumlu katkılar sağlayacaktır.
7-Engelli çocuğun, toplumca dışlanmaması birazda onun dış görünüm, giyim, saç bakım vb. gibi temizlik ve uyumuna bağlıdır. Ailenin bu konudaki hassasiyeti kabullenmeyi kolaylaştıracaktır.
8-Engelli çocuğa acıyarak yaklaşmayın, onu aşırı korumayın. Onun yapabileceği iş ve hizmetleri de siz yapmayın. Ona yapabileceği şeyleri yapması için fırsat tanıyın ki gelişebilme fırsatı bulabilsin .
9-Engelli çocuğa bakmak demek sadece onun ihtiyacı olan yeme, içme, giyinme, barınma ve temel ihtiyaçlarını temin etmek değildir. O da bir insandır. Onun da sosyal, duygusal, kültürel ihtiyaçları olduğunu ve karşılanması gerektiğini unutmayın.
10-Engelli çocuğunuzu, kardeşleriyle, sınıf arkadaşlarıyla veya komşu çocuklarıyla kıyaslamayın. Onu sahip olduğu kapasiteyle birlikte eleştirmeden ve yargılamadan kabul edin. Ona , onu her yönüyle kabullenip saygı duyduğunuzu söz ve davranışlarınızla hissettirin .
11-Eğitimlerindeki bir temel noktada acelesiz, sakin ve sabırlı , gerilim yaratacak tavırlardan arınmış olarak yaklaşabilmektir . Güler yüzlü ve sevecen, samimi tavırlarla ısrarlı gayretlerimizin sonunda zamanla bu çocuklarında kapasiteleri oranında bir çok şeyi öğrenebildiklerini sizlerde görebileceksiniz .
12-Bu çocuklarda en az normal akranları kadar, övgüye, taktire ve beğenilmeye ihtiyaç duyarlar. Size çok basit bile gelse başardığı küçük şeyleri , fark edip ona olumlu ve destekleyici , cesaretlendirici tepkilerde bulunun . Böylece bu çocuklarda başarmanın haz verici güzel duygusunu normal akranları gibi hissedip yaşayabilsinler ki başarma istekleri (motivasyonları) gelişebilsin .
13-Öğretilecek şeylerin, basitten zora doğru, parçadan bütüne doğru sıralanarak bol tekrarlarla sade bir dil ve kısa anlatımlarla, kolaylaştırılarak verilmesi gerektiğini de unutmamakta fayda vardır.

A) KONUŞMA GELİŞİMİNİN HIZLANDIRILMASI İÇİN YAPILABİLECEK ÇEŞİTLİ ÇALIŞMALAR :

1-Konuşmalar esnasında, yersiz ve sık el kol işaretlerinden kaçının.
2-Çocuğunuzun uydurduğu eksik veya yanlış kelimeleri sizler kullanmayın. Kızmadan, korkutmadan doğrusunu sık bir şekilde yerinde ve zamanında tekrarlayın. Hoşa gidiyor diye bir kısım çocuksu konuşmaları pekiştirecek kabullenici tavırlardan kaçınınız .
3-Çocuğun çevresinde, ev ve okulda bulunan eşyaların adını doğru söylemesini öğretin
4-Çocuğa, çevreden gelen sesleri tanıtın.Canlı yaşantı örnekleri gösterin .
5-Konuşma taklit yoluyla öğrenildiği için, sizlerde onunla düzgün ve sade bir dille konuşun.
6-Konuşmanın kazandırılmasında en çok gereken ve sık kullanılan sözcük ve konuşma kalıplarının kullanılmasına dikkat edin ve uygun , yeterli ve doğal fırsatlar ve durumlar hazırlayın .
8-Hatalı konuşmalarından dolayı çocuğu korkutmayın, nazikçe düzeltmeye çalışın ve başardıkça da ödüllendirmeyi unutmayınız.
9-Bazı ağır zihinsel geriliklerde veya konuşmayla ilgili organlardaki yapısal bozukluklarda bazen konuşma hiç gelişmeyebilir. Çocuğu böyle durumlarda zorlayıp korkutmayın.

SAYI KAVRAMINI GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI:
1-Öncelikle söyleneni anlama ve yapabilme alışkanlığını kazandırın.(Örn:Kitabı bana ver.)
2-İzleyen sonraki çalışmalarda da, “bu kadar al” gibi emirlerle ileri bir aşamaya geçin. Çocuğa gösterilen miktarda eşyayı seçebilecek ve istenileni yapabilecek duruma getirmeye çalışın.
3-Bu çalışmalar önce 1 (bir) sayı kavramının kazandırılmasıyla başlayarak 2’ ye geçilmeli vs. Bunu da çok kullanılan nesneleri kullanarak yapmak yararlı olur.
4-Sayı ile birlikte renk ve şekil kavramı da yavaş yavaş ilave edilerek verilebilir. “Üç tane kırmızı kalem ver” gibi diyerek sayı ve renk kavramı çalışmaları yapılabilir.
5-Ara sıra 1 (bir) üzerinde çalıştıktan hemen sonra 2 tane nesne isteyerek dikkatinin gelişmesini sağlayınız.
6- 2 (iki) ‘yi kavradıktan sonra bir yer 1 veya 2 tane nesne koyarak “bu kadar ver” sözüyle hareket ve sayı kavramlarını geliştirmeye çalışın.

RESİMLER ÜZERİNDE KONUŞMA ÇALIŞMALARI YAPIN
1-Renkli resimler üzerine birlikte bakarak “bu resimde neler görüyorsun “ diyerek çocuğu gördüklerini söylemeye teşvik edin.
2-Resim üzerindeki eşya, hayvan vb. göstererek adlandırmasını isteyin.
3-Zamanla eşya ve hayvan vb. ayrıntılara girin.
4-Resimler üzerinde “başka neler var” gibi sorularla serbest konuşmasına fırsat verin
5-Resimlerde sık rastlanan şeylerle ilgili çeşitli kartonlara yapıştırarak bir alıştırma defteri oluşturun.
6-Bu defter üzerinde konuşmaları sürdürün
7-Evdeki eşyaların tanıtım çalışmalarına ağırlık verin


EL VE BEDEN HAREKETLERİ ÇALIŞMALARI YAPIN
1-Ucu çok sivri olmayan makasla kağıt kesme çalışmaları yapın. Resim ve şekilleri takip ederek kesilmesine yardımcı olun, alıştırın.
2-Oyun hamuru ile , ellerine almasını, avucunda yuvarlamasını ve çeşitli şekillere dönüştürülmesine örneklerle yardımcı olun ve çıkan figürleri adlandırmaya çalışır.
3-Kağıt veya mendilleri katlama ve biçimlendirmeyi tekrarlarla gösterin.
4-Renkli veya farklı nesneleri dizmeyi gösterin zamanla sizin yaptığınız sırayı dizebilmeyi öğretin.
5-Kalemle önceleri gelişimsel karalamalar yaptırın, sonraları belirli sık görülen basit nesnelerin basit şekillerini çizdirmeye çalışın. Bunları yaparken önce daire sonra kare ve üçgene geçin.
6-Renkli kağıt ve resimleri kesmeyi öğrettikten sonra onları yapıştırmayı da göstererek öğretin .
7-Çeşitli değişik şekillerden, nesnelerden ve hayvanlardan oluşan birden fazla şeklin kesip yapıştırılma çalışmalarını gösterin, yapamazsa tekrarlayın gerekirse yardımla tamamlayın, her türlü çalışmada olduğu gibi çalışmayı başarısız olduğu bir durumda sonlandırmayın. Başardıktan sonra çalışmaları sonlandırın ki özgüven duygusu daha da zayıflamasın .
8-Her türlü öğrenme çalışmalarında bu çocukların bilgi ve öğrenme kapasitelerini göz önünde bulundurun. Fazla zorlamayın, ürkütmeden küçükte olsa başarmanın hazzını onlara tattırın .
9-Bu çocuklarla evde , okulda yapılan çalışma ve faaliyetlerde anne-baba-kardeş ve öğretmenlerin oldukça sabırlı ve hoşgörülü davranmaları çok önemlidir. Aksi davranışlar engelli-özürlü çocukları korkutur , zaten zayıf olan özgüven duygularını ve çalışma-başarma isteklerini daha da zayıflatır .

Sevgiyle Hoş çakalın

Fahrettin ÇELİK

Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Hizmetleri Böl. Bşk.




























Hiç yorum yok: