12 Aralık 2013 Perşembe

EMİNE ŞENLİKOĞLU ÖZKAN HAYATI VE ESERLERİ

1953 yılında dünyaya geldi. Çocuk yaşta ailesiyle birlikte Adapazarı’ndan gelip İstanbul’a yerleşti. Daha küçük yaşta bazı çelişkileri fark etti. Büyüdükten sonra Hıristiyanlığı araştırdı. Aynı dönemde kiliselere gidip İncil’i okumaya başladı.
Bu inceleme sırasında İncilleri kendi ölçüleri içinde çelişkilerle dolu olduğunu gördü. Sonra İslâm’ı incelemeye ve İslimî tahsil için yoğun bir eğitime başladı. Fıkıh, Akait gibi islâmî temel ilimlerle meşgul oldu. Ayrıca, İlahiyat mezunu eşi Recep Özkan ve özel hocalardan dersler aldı.
İki çocuk annesi olan Şenlikoğlu; ilkokulu, İmam Hatibin orta ve lise kısmını dışarıdan bitirdi. 1985′ten beri Mektup Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten yazar, Türkiye’nin çeşitli illerinde ve dış ülkelerde konferanslar verdi. Araştırmacı yazar Şenlikoğlu 1984′de yazmış olduğu ilk kitabı; “gençliğin İMANINI SORULARLA ÇALDILAR” adlı kitabından dolayı 2.5 yıl cezaevinde yattı. Yazarın 1984 tarihinden itibaren çıkan kitapları şunlardır:
1. SERİ:
“Gençliğe HATIRAMDIR”
Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar
Bize Nasıl Kıydınız
Mahkum Duygular
Burası Cezaevi
İslam’da Erkek Ne Olur
îhanet Etme
Ülkemi Arıyorum
Biz Bu Vatanin Nesi Oluyoruz
Ruhumun Penceresi
Kelepçeli Kalemimden
Ağlatan Yollar
İnsanlar da Kayar
Telefonla Röportaj Önce Soru Sorarlar İsimsiz Kitap Vicdan Azabı Maria İdamlık Genç (Bu seri tamamlanmıştır.)
2. SERİ: “İnsanlığa çağrı” İnsanlığın Belgeseli Kıbrıs Sular içinde Bir Yetim Ben Kimin Kurbanıyım Geri Tepen Kurşunlar Radyo ve Basın Röportajları Televizyon Röportajları Uzaktaki Çığlıklar Geçmişin İzleri Sabıkalı ve Dul Çingene İmamın Manken Kızı Son Pişmanlık Fayda Eder Çin İşkencesi Kadınları Kadınlar da Eziyor (Bu seri tamamlanmıştır.)
3. SERİ: “NESİLLERÎN ÖYKÜSÜ” Anne Büyüklere Bir Şey Söyle Küçük Kız Küçük Kelebekler Yılan Yavrusu Kırmızı Elbiseli Kız


Bize Nasıl Kıydınız’ın yazılış hikâyesi. Ahh Bize Nasıl Kıydınız? Seni yazdığım sebepler, günler ve günlerdeki ruh halim aklıma geldiğinde ciğerimin taa derinlerinde hissederim ateşi. Çocuk yuvasındaki “Benim annem olur musun?” diyen o yavrunun etkisi. (O yavru büyüdü askere gitti ve yıllar sonra intihar etti) çocuk yurdunda o beni çok etkilemişti.
28/04/2007 -


Bize Nasıl Kıydınız



Bize Nasıl Kıydınız’ın yazılış hikâyesi.

Ahh Bize Nasıl Kıydınız?

Seni yazdığım sebepler, günler ve günlerdeki ruh halim aklıma geldiğinde ciğerimin taa derinlerinde hissederim ateşi.

Çocuk yuvasındaki “Benim annem olur musun?” diyen o yavrunun etkisi. (O yavru büyüdü askere gitti ve yıllar sonra intihar etti) çocuk yurdunda o beni çok etkilemişti. O etkiyi de anlatabilmem mümkün değil. Aynı yıl, Rize de bir teyzeyle orta camiye doğru yürüyorduk. Kadıncağız bir yere geldigimizde çakıldı kaldı. Sonra gözyaşları sel oldu. Israrla ne olduğunu sordum. Hikâyesini anlattı.

“Ben çocukken iki jandarma geldi, imam olan babamı götürdü. “Akşam gelir” dediler. Akşam oldu. Bekle bekle yok. Annem telaşlı... Ben o kadar aklım ermediğinden sakinim. Ertesi günü akşama doğru babamı aramak için Rize’nin içine doğru gidiyorduk. İşte tam buraya geldiğimde bir de baktım şu ağaçta insanlar asılı. Şok halinde bakarken birinde babamın pantolonunu gördüm, sonra da babam olduğunu ... İşte babamın asılı olduğu yer burasıydı” dedi.

Çok iyi bir imammış asılan imam. Burda da gözlerimden yaşlar aktı. Acaba ben babamı öyle asılmış görsem ne yapardım. Herhalde imkanım olsa çocukluğumda bin kez canlı bomba olurdum. O gün düşündükçe bu gün canlı bomba olan gençlerin psikolojisini öyle derinden anlıyorum ki hak vereyim veya vermeyeyim onları anlıyorum. Bir çocuk bir genç anne-babasını veya bir yakınını öldürülmüş kanlar içinde gördüğü zaman onun aklı başından gider. Ben bu duyguyu da daha sekiz yaşımdayken yaşamış ve eli silahlı insanların içinden babamı çekip almayı (ağlayarak yalvararak) elimden ne gelirse yaparak başarmıştım.

İnsan o dem başka insan oluyor.

Atalarımızda demişler ya, “Acı gelince akıl gider”

Sonra...

Sonra Bize Nasıl Kıydınız romanının kahramanı Rabia’nın hayatı çıktı karşıma. Hikayesini anlatmayacağım Rabia’nın, ama şunu biliniz onun hayatına birazda kendi ruhumdan ve yaşadıklarımdan -özellikle Hüseyinle olan tartışmalarında- da serpiştirdim.

Üç olayın acısını hissettiğim dönemde başladım Bize Nasıl Kıydınız’ı yazmaya. Bir taraftan da Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar adlı kitaptan dolayı mahkemem devam ediyordu. Kitabı iki cilt yapacaktım, yuvadaki o masum yavruları da yazacaktım fakat hapse gönderildim. Roman Rabia’nın hayatıyla son bulmak zorunda kaldı. 2006’da onu da gözden geçirdim.

Evet Bize Nasıl Kıydınız o günkü ruh halimle yazılmış, Rabia’nın akıl almaz hayatı konu edilmişti.

Bize Nasıl Kıydınız’ı okuyanlar, “Bu kitabın devamı yok mu?” diyorlar. Siz de okur da ve devamını isterseniz bana yazın olur mu?

Hiç yorum yok: