20 Ocak 2011 Perşembe

ÜLKEMİZDE BEYİN GÖÇÜ VE NEDENLERİ

ÜLKEMİZDE BEYİN GÖÇÜ VE NEDENLERİ

Ülkemizin disariya verdigi beyin göçünü tam anlamiyla tesbit edebilmek güçtür. Ücret farkliligi, mesleki tatminin elde edilememesi, yaraticiligin tesvik görmemesi, yeterli bilgi ve kabiliyete sahip olmak yerine siyasî mülâhazalarla statü kazanilmasi, siyasî istikrarsizlik ve huzursuzluk gibi sebeplerle yüksek vasifli insangücü beyin göçüne konu olmaktadir. 
Önceki dönemlere göre, beyin göçüne konu olan doktor sayisinda azalma görülmesine karsilik, mimar ve mühendis sayisinda artis izlenmektedir. Ayrica; beyin göçünün alisilmis geçici merkez bölgelerinin Bati Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri olmasinin yanisira, son yillarda Orta Dogu ülkelerine de göç izlenmektedir. Yüksek vasifli insangücünün yanisira; son yillarda zaten yetersiz olan orta vasifli teknik insangücünün de beyin göçüne konu olmasi, insangücü kaynaginin yurt içinde degerlendirilememesi bakimindan olumsuz sonuçlar yaratmaktadir261.
Bugünkü nitelikli insangücü mevcudunun yaklasik olarak onda birinin yurt disinda bulundugu, Üçüncü Bes Yillik Kalkinma Planinda tahmin edilmektedir. Nitekim, stratejik önem tasiyan fen adami, mühendis ve doktor gibi elemanlarin son 15 yil içinde, yurt disinda bulunan orani, bu elemanlari yetistiren kurumlarin toplam mezun sayisinin yüzde 11-18'i kadardir.
Insangücü yetistirilmesinde, egitime ayrilan kaynaklarin yetersizligini, kaynaklarin etkin bir sekilde kullanilmamasini, teknik, mesleki ve genel egitim arasinda yatirimlarin dengesiz dagilimini; egitim sistemi ile ekonomik gelisme arasindaki uyumun yetersizligini, egitim yatirimlarindan saglanacak hâsilanin uzun süreyi gerektirmesini, laboratuar, araç ve gereç gibi darbogazlari da göz önünde tutarsak ve bir de yetiskinlerin göç ettiklerini düsünürsek, Türkiye'nin bundan ne kadar zarar gördügü daha iyi anlasilir.
Meselâ Birinci ve Ikinci Plan dönemlerinde % 7'lik bir kalkinma hizi esas alinmis, Birinci Plan döneminde % 6,7 Ikinci Plan döneminde de % 6,9 kalkinma hizi saglanabilmistir. Sanayi sektöründe ise, Birinci Plan döneminde % 12.3 hedef alinmis ve % 9,7 oraninda gelisme saglanmistir. Ikinci Plan döneminde ise % 12 olarak tesbit edilen gelisme hizi % 7,6'da kalmistir.
Sanayi sektöründe hedef alinan gelisme hizi ekonominin yillik genel büyüme hizindan yüksek tutulmustur. Sanayi sektöründe planlanan gelisme hizinin altinda bir oranin ortaya çikisi birçok faktöre dayandirilabilir. Sermaye, teknoloji, hammadde, enerji, emek ve altyapinin yetersizlesmesi bunlarin belli baslilarindandir. Ancak, bu gerilemede insangücü açiginin, nitelikli insangücünün ve yerinde kullanamayarak verimi düsen emegin etkisi büyüktür.
Birlesmis Milletler istatistiklerinden alinan bilgilere göre çesitli sebeplerle gelismis ülkelere (1962-1967 ortalamasina göre) her yil ortalama 375 Türk bilim adami ve yüksek nitelikli eleman göç etmektedir. Aslinda, bu rakam bir fikir vermesine ragmen, oldukça düsük sayilabilir.
Göç eden elemanlarin % 51,l'i tip, % 40'i mühendislik % 5,5'i tabii ilimler ve % 3'ü sosyal ilimler alanlarindadir20. Ancak, son yillarda daha önce de belirttigimiz gibi, göç edenler arasinda doktor oraninda azalma görülmesine karsilik, mimar ve mühendis oraninin artisi konusunda, özellikle hangi mühendislik branslarinda göçün yogunlastigi da ülkemiz açisindan önem tasimaktadir. Zira, mimar, insaat mühendisi gibi mühendislik branslarinda arz fazlasi görülmesine karsilik, elektrik, maden; petrol ve harita mühendisligi gibi branslarda bir açikla karsi karsiya bulunmaktayiz.
Arz fazlasi bulunan insaat mühendisligi ve mimarlik gibi dallarin disinda konuya bütüncü bir açidan egilirsek, eldeki verilere göre ülkemizden diger ülkelere yüksek düzeyde eleman göçünü, arz fazlasi veya ihtiyaç fazlasi elemanlarin yurt disina tasmasi olarak kabul edemeyiz.
Nitekim, P. G. Frenck tarafindan Türkiye'de kabiliyet göçünün temelde ihtiyaç fazlasi elemaninülkedisina tasmasi seklinde bir olayla karsilasip karsilasamadigi konusunda yapilan arastirmada, Türkiye'de, genellikle, yüksek düzeyde eleman için istihdam piyasasinin elverisli oldugu, pek az alanda ihtiyaç fazlasi mezun bulunmasina karsilik, pek çok alanda mütevazi ölçüler içinde de olsa yetisen mezun sayisini asan eleman ihtiyaci bulundugu belirtilmistir. 
"Bununla birlikte Türkiye'nin yüksek düzeyde eleman istihdaminda karsilastigi baslica sorunlar, özellikle saglik ve teknik alanlarda süregelen ara insangücü eksikligi ile isletmecilik alanindaki kalifiye insangücü yetersizligi gibi yapisal bozukluklar ile tipik olarak hekimlerin cografi dagiliminda kendini belli eden bölgesel dengesizliklerdir1.
Ülkemizde, saglik alaninda hekimlerin dagilimi açisindan dengesizlikler vardir. Özellikle. Istanbul, Ankara, Izmir, Adana gibi gelismis illerimizde ve bu illeri kapsayan yörelerde doktor sayisinin % 69'i faaliyet göstermekte, 1963 yilindan itibaren az gelismis yörelerimizde baslatilan sosyalizasyon çalismalari ise; tesis ve saglik hizmeti açisindan âtil kapasite yaratmistir. Birinci Bes Yillik Plan Döneminde, az gelismis yörelerimizde arttiri-lan egitim ve saglik yatirimlarina ragmen, standart kadrolarin çok altindaki sayilarda saglik personeli ile çalismaya mecbur kalmistir. 
Az gelismis yörelerimizdeki saglik ocaklarinin çok sayida kurulmasinin hedef olarak kabul edilmis olmasi bir hata olmus ve sosyalizasyon programinin maliyetini arttirmistir. Fizikî hedeflere paralel olarak insangücü hedeflerinin tam olarak gerçeklesmedigi görülmüs ve kaynak israfina yol açilmistir265.
Yüksek düzeyde insangücü göçünün ülkemize maliyeti konusunda bazi arastirmalara rastlanmaktadir. H. Üner tarafindan yapilan arastirma bunlardan birisidir. 1967 yilinda Türkiye'den A. B. D.'ne kabul edilmis bulunan 203 eleman için hesaplanan maddi kayip 18.270.000 dolari bulmustur. 1965 yili degerine göre, yaklasik olarak kisi basina 90.000 dolarlik bir kayip sözkonusudur. Bulunan bu rakamlar içinde okul masraflari, bakim ve idame masraflari, ögrenim süresince vazgeçilmis gelirler ile bu elemanlarin çalisma hayatina girmeleri halinde tahmini toplam gelirleri hesaplamanin kapsami içinde tutulmustur.
Yurt disinda çalisan doktorali Türkler üzerine Türkiye Bilimsel ve Teknik Arastirma Kurumunca ve T. Oguzkan tarafindan yapilan arastirmada 1968 yilinda yurt disinda çesitli ülkelerde çalisan doktorali Türk sayisi en az 217 olarak tahmin edilmistir. Bu rakkam ülkemizin ayni tarihlerde yurt içinde iki yilda yetistirebildigi toplam doktorali eleman sayisina yaklasmaktadir. Ayrica, sadece fen ve mühendislik alanlarinda yetismis doktorali eleman dikkate alindigi takdirde, yurt disinda çalisan Türklerin sayisi, ülke içinde sirasiyla 6 ve 7 yilda verilen mezun sayisini buluyordu. Öte yandan, karsilastirma yalniz fen alaninda doktora sahipleri için yapildigi zaman, yurt disinda çalisan grup Türkiye'nin 1933-1967 yillari arasindaki 36 yillik dönemde yetistirdigi toplam doktorali eleman sayisinin % 18'ini olusturmaktadir.
Yapilan çalismada göçün yönü, göç edenlerin yas ve medeni durumlari hakkinda asagidaki noktalara temas edilmistir:
"Arastirmada bilgi toplamak üzere uygulanan ankete 150 kisiden gelen cevaba göre, göç edilen baslica ülkeler, % 71 ile Amerika Birlesik Devletleri basta olmak üzere, % 10 ile Kanada, % 8 ile Almanya olarak saptandi. Geriye kalanlar, Fransa, Ingiltere ve diger ülkelere dagilmislardir. Büyük çogunlugu evli olan grubun yas medyani 40 olarak bulundu. Genel olarak incelenen grup, aile hayatlarinda ve mesleklerinde yerlesmis, çalistiklari kurumlarda unvan ve mevki bakimindan ilerlemeler kaydetmis kimselerden olusuyordu. Ankete alinan cevaplardan grubun % 79'unun Türk uyrugunu korudugu görüldü."
Arastirmalarda ayrica tesbit edilen bir husus da söyledir:
"Türkiye'de çalismakta iken, göç edenlerin yaninda ögrenimini tamamladiktan sonra yurda dönmeyip çalisma hayatina intikal edenlerin sayica genis bir grubu olusturdugu görüldü. Örnegin, incelenen grupta doktora derecesi aldiktan sonra Türkiye'de çalismadigini bildirenlerin orani % 58'i bulmaktaydi266.
Buraya kadar olan açiklamalarimizda beyin göçünü cografi bir hareketlilik olarak ele aldik. Ancak, mekân degisikligi söz konusu olmadan da, beyin göçü olayina rastlamaktayiz. Bu tip bir göçün gerçeklesmesi içi gelismekte olan ülke devamli veya geçici olarak gelismis ülke lehine eleman kaybetmeyebilir. Alistirma ve telkin süreçleri sonunda dünya çapinda yaygin kitle haberlesme araçlarinin da etkisiyle, yabanci ideolojiler tarafindan sö-mürgelestirilen vasifli elemanlar göç etmeseler de, ülkeleri için birer kayip sayilirlar. Bu tip bir göç sonunda kaybedilenler, sosyal ve ekonomik kalkinmaya kendilerinden beklenen en uygun katilmayi gösteremeyecekleri gibi, Türkiye'nin milli menfaatleriyle de ters düseceklerdir. Nitekim, 12 Eylül öncesi bazi sabotajlar, arizalar ile anarsi örgütleri içinde yer alan bazi yüksek vasifli elamanlar bu konuda tipik birer örnektir.

 BEYIN GÖÇÜNÜ DOGURAN FAKTÖRLER
Sayi ve nitelik olarak bazi dallarda egitilen insangücü ile talep edilen insangücü arasindaki dengesizlik,
Gelismis ülkelerle gelismekte olan ülkeler arasinda vasiflari belirli islere   farkli   ücret   seviyelerinin   uygulanmasi   ve   maddî   tatminsizligin yanisira, manevî tatmine erisememek,
Üniversite egitim ve ögretim kadrolarina giriste dogan engeller,
Istihdam imkânlarinin gelismekte olan ülkelerde sinirli olmasi, issizligin ve bilhassa aydin issizliginin görülmesi, egitim-istihdam iliskilerinin yeterince düzenlenmemesi,
Yaratici gücün tesvik edilmemesi, arastirma ve inceleme konusunda imkânlarin yetersizligi, ilim zihniyetinin ve ikliminin bulunmamasi, araç gereç ve kalkinma hedefleriyle bütünlesmis bir arastirma-gelistirme politikasinin noksanligi,
Millî ideallerin egitim ve kültür politikalari yoluyla gençlik ve ay
dinlar arasinda yer edememesi,
Siyasî ve ekonomik istikrarin bulunmamasi, demokratik yapinin ze
delenmesi, can ve mal güvenliginin azalmasi,
Mevcut egitim sisteminin ve bilhassa bazi egitim kuruluslarinin gelismis ülkeler içi pazar olabilme özelligi,
Gelismis ülkelerin teknolojik gelisme ve yeniliklerini merkezi ol
malari,
"Alistirma" ve "telkin" yoluyla gelismis ülkelerin cazip gösterilmesi için sürdürülen kültürel baski ve yüksek ögretimde yabanci dille egitim ve ögretim,
Özellikle lisans düzeyinde burslu ve kendi hesabina okumak üzere yurt disina ögrenci gönderilmesi,
Siyasi tercihler.
Beyin göçünü tahrik eden ve arttiran bu gibi sebeplerin disinda göçü a-zaltan bazi faktörlerden de bahsedebiliriz. Tabiatiyla, yukarida belirttiklerimizden ters yönde dogacak egilimler, göçü hafifletebilir. Bunlarin disinda ekonomik büyüme dönemleri, genisleyen yatirim hacmi, egitim-istihdam iliskilerinin düzenlenmesi, arastirma ve gelistirme kuruluslarinin yeterli olmasi, üniversite ögretim üyeligine geçiste firsat esitligini önleyen engellerin kaldirilmasi ve yeni kadrolarin tahsisi, yurt disindaki insangücümüzle temas yollarinin arttirilmasi ve iliskiler kurulmasi gibi tedbirler de göçü hafifletebilir.
Yapilan bir arastirmada, göçü önleyici çareler arasinda Türkiye'de ilmi arastirma faaliyetlerinin özendirilmesi ve genisletilmesi, basariya prim verilmesi, üniversite kariyer sisteminin ele alinmasi, ücret ve maas düzenlenmesi dis temaslarin arttirilmasina yer verilmektedir260.
Egitimin "millî" olup olmamasi da beyin göçü üzerinde tesirli olabilir. Burada egitim nasil milli olur sorusunu cevaplandirmamiz gerekmektedir. Meselâ, iktisat ögretimi, Türk Iktisat Tarihinin diger toplumlarin iktisat tarihlerinden ayrilan kendine has özelliklerini vermedigi sürece, o iktisat ögretimi milli sayilamaz. Tip ögreniminde tip tarihi ve dünya tip kaynaklarina girmis Türk ve Islâm bilginleri ve katkilari ögrenciye verilemiyorsa, o tip ögrenimi millî olamaz. Sanat tarihinde Türk kültürünün maddeye yansimis üstün özellikleri ögrenciye verilemiyorsa, gayet tabii ki aydinimiz Anadolu'da yasamis küçük topluluklarin yasayis ve medeniyetleri ile ilgilenir ve karsisinda bir dev gibi duran Osmanli, Selçuklu ve eski Türk sanat ve medeniyetinden habersiz olur.
Sosyoloji ögretiminde sehirlesme-sanayilesme süreci ele alinirken sadece Bati Avrupa'da ticaretin filizlendigi sehirler (burglar) ele alinip özellikle X. ve XI. Yüzyillarda Dogu'da beyin göçü dahi alan; Türklerin yerlesik hayatini belgeleyen medeniyette ve teknikte o yüzyillar için ileri sayilan Türk sehirleri ihmal ediliyorsa, bu ögretime de milli denemez. Bunlari bilmiyorlar diye de genç insanlar suçlanamaz. Yabanci dil ögreniminde yabanci dilin bir araç oldugu,Türkçe konusulmasi gereken yerde Türkçeden taviz verilmeyecegi ögrenciye kazandirilmazsa, yabanci dilin kültür dairesi içinde insanimiz kaybolup gider. Yabanci dile bakis, gerçekçi olmali ve yerinde kullanilmalidir.
BEYIN GÖÇÜ:
Bilim ve tekniğin gelişmesine katkıda bulunabilecek nitelikteki elemanları çalışmak üzere başka ülkelere göç emesi olayına Beyin Göçü denir. 
İyi eğitilmiş elemanların daha iyi çalışma olanakları sağlayan ülkelere gitmesiyle oluşan göçlerdir. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin nitelikli kişilerinin sanayileşmiş ülkelere gitmesidir. Örneğin II. Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamlarının ABD’ye göçü bu türdendir.
 
   
Göç veren ülkeler açısından en büyük kayıp olarak değerlendiren göçtür. Ekonomisi gelişmemiş ülkelerin yüksek paralar harcayarak yetiştirdiği elemanlar ellerinden kaçmaktadır.  Ülkeler arasında gelişmişlik farkının artmasına neden olmaktadır. Zor şartlarda yetiştirdikleri kaliteli elemanları kaybeden gelişmekte olan ülkelerin kalkınmaları yavaşlamaktadır.  
Özellikle beyin göçü 1960 yıllardan itibaren artmaya başlamıştır. Doktor, mühendis, ekonomist, sanatçı v.b. alanında iyi yetişmiş insanların göç etmesi, ülkemizde de önemli bir sorundur.
En çok Beyin göçü veren ülkeler:  Hindistan, Pakistan, Çin, Filipinler, Cezayir, Fas, Tunus, İran, Nijerya, orta Asya devletleridir.
En Çok Beyin Göçü alan ülkeler: A.B.D. Kanada, Avustralya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Almanya, Fransa, İsviçre, İsveç, Norveç, vb. 
Bazı ülkeler beyin göçü alırken aynı zamanda beyin göçü verebilir. Kanada bunun en iyi örneğidir. Ülkemize de son yıllarda bazı Orta Asya devletlerinden az sayıda yetişmiş insan gelmektedir.
Avrupa ve ABD’de çok sayıda Türk uzman başka ülkeler için çalışmaktadır bu da ülkemiz için bir kayıptır.
Beyin göçünün başlıca nedenler:
1.Sanayileşmiş ülkelerin ödedikleri yüksek ücretler  
2.Çalışma şartlarının kolaylığı, teknoloji ve gelişmelerden en iyi şekildeyararlanma imkânı
3.Göç gönderen ülkede iyi yetişmiş kişilerin kendi alanı ile ilgili uygun iş bulmakta zorlanmaları veya kariyer yapmakta imkân bulamamaları.

Hiç yorum yok: