8 Aralık 2010 Çarşamba

Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar

Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar


  • Flüt
  • Obua
  • Klarinet
  • Fagot
  • Korno
  • Trompet
  • Trombon
  • Vurmalı Çalgılar
FLÜT
Flüt, günümüzden yaklaşık yirmibin yıl önce insanların içi boş kemik, boynuz, bambu, deniz hayvanı gibi doğada bulunan nesnelere üfleyerek ses elde ettikleri, eğlence, ayin ve danslarda kullandıkları zamandan bugüne, çalınması, tını ve ses aralıkları geliştirilerek müziğin her türünde kullanılan bir çalgı haline gelmiştir.
Flüt, tüm çalgılar arasında en eski ve en geniş alana yayılmış çalgılar arasındadır. Batı kültürlerine Bizanslılar tarafından tanıtılmış, Rönesans ve Barok dönemleri boyunca askeri bir çalgı olarak da kullanılmıştır. 19. Yüzyılın ortalarına dek flütte günümüz perde sistemi yoktu. Günümüzde kullanılan mekanizma sistemini Alman flütçü Theobald Böehm 19. yüzyıl ortalarında bulmuştur.
1670'ten itibaren konik yapıya sahip flütler kullanılmaya başlamıştır. 17. Yüzyıl sonlarında flütlerin teknik özellikleri, çalıcılara akort ve teknik kolaylıklar sağlayarak, çalgı yapımcılarına da bazı yapısal kolaylıklar getirmiştir. Ayrıca 16. yüzyıla göre çap olarak daha dar, ağızlık kısmı silindirik, kuyruğa doğru konik bir hal almıştır. 17 yüzyıl ile 19.yüzyıl arası yapılan flütler abanoz, şimşir, fildişinden üretilmiştir. Yüzyıllar boyunca evrim geçiren flütün bugünkü standartlara ulaşması, 1846'lı yıllarda Münihli flütçü Theoald Böehm'in gerçekleştirdiği sistem, akustik, akort, ton, üst seslerdeki seslerin yumuşak ifadesi, teknik olarak hızlı geçişlerin rahat yapılabilmesi olanaklarını artırmıştır.
Modern Böehm Flüt, yaklaşik 66 cm uzunluğunda ve 2 cm çapında silindir bir borudur. Üç bölümden oluşur:
a)Baş b)Gövde c)Kuyruk
Günümüzde flütler, abanoz, gül ağacı gibi ağaçtan yapıldığı gibi, genelde kullanılmak üzere, çeşitli metal üzeri nikel veya gümüş kaplama, alpaga, gümüş, altın, platin gibi ses tınısına etken olan madenlerden yapılmaktadır.
Günümüz flütlerinden üç oktavlık genişlik içerisinde, tüm diatonik ve kromatik sesler elde edilir. Flütün notası Sol açkısı ile yazılır. En kalındaki birinci oktavı, Do sesinden (üretilen bazı flütlerde Si sesinden de olabilir) başlar. Kalın ses bölgesi havalı, gizemli; orta ses bölgesi ipek gibi yumuşak, tatlı, dokunaklıdır ki; flüt soloları en çok bu bölgeye yazılır. İnce ses bölgesi ise ses frekanslarının yüksek olması ve üfleme şiddetinin artması nedeni ile dinleyenler için diğer çalgılar arasından dikkat çekmektedir.
Değişik zamanlarda flütler, sayısız boyutlarda ve farklı mekanik özelliklerle yapılmakla birlikte, flüt ailesinin orkestralarda kullanılan diğer üyeleri;
l -Küçük Flüt (Fr. Petite flüte; İt. Flauto piccolo, ottovino;
Alm. Kleine Flöte): Normal konser flütünün yansı kadar olup, ses duyuluşu bir oktav ince, çalınışı ve mekanizması normal konser flütü gibidir.
2)Alto Flüt (Fr. Flute en sol; İt. Flauto Contralto; Alm. Alt Flöte): Normal konser flütünün daha uzunu olup, ses duyulusu tam dörtlü sol sesi aşağıda, çalınışı ve mekanizması normal konser flütü gibidir.
3)Bas Flüt: Normal konser flüte göre, ses duyuluşu bir oktav aşağıdan olup çalınışı ve mekanizması normal konser flütü gibidir. Bu çalgı düşey olarak tutulur. Orkestralarda fazla kullanılmaz.
Flüt bölümüne alınan öğrenciler, 8 yıllık temel eğitimini tamamlayarak konservatuvarımızın açtığı; müzikal kulak yeterliliğine uygun olan adaylar arasından yapılan eleme sonrasında, ağız, diş, çene dudak yapısı gibi özellikleri flüt çalmaya uygun olanların arasından seçilerek okulumuzun hazırlık sınıfına alınır. Eğitim ve öğrenim, hazırlık yılı hariç olma üzere; 3 yıl lise dönemi ve 4 yıllık lisans dönemi olmak üzere olmak üzere toplam 7 yıldır.
Lise döneminde, flüt çalmaya başlama, flütün tutuluşu, ses elde etme, seslerin uzun üflenerek, doğru üfleme tekniğini üç oktav boyunca oturtma ve kontrol, ilk yıldaki çalışmaların temelini oluşturur. Sesler arasında geçişlerin yapılması, doğru nefes alma ve diyafram kullanmaya teknik başlangıç ilk yıllardaki yoğun çalışma ile elde edilir.
Lise döneminin çalışma yoğunluğu, temel teknik içeren gam, arpej ile farklı ses aralıklarının üzerinde durulması, dil teknik çalışmaları, metot ve etüdlerle yapılan teknik çalışmalar yanında, ilk yıldan başlayarak, müzikal performans yaratma amaçlı, müzik parçalan çaldırılır, ilerleyen 2. ve 3.sınıflarda; stil, cümleleme, müziği ifade etmelerini sağlamak üzere barok ve klasik müzik eserlerine yer verilir, tekniğin müzikle buluşması açısından lise 2. ve 3. sınıflarda bu çalışmalar yapılır.
Lisans döneminde; Kla**** Barok, Romantik, Çağdaş eserler; müzikal çalışmalar yalnız flüt için yazılmış eserler, yoğun teknik etüdler çalınır. Flüt ekolünü yaratan ayrı karakterde eserler, karekterleri ile çalınır. Yüksek dönemin ilerleyen yıllarında, yorumun ruhsal zenginlik ve hayal gücü, eserlerin yazıldığı dönem ve tarz ile özdeşleştirilerek, icra gerçekleştirilmeye çalışılır. Flüt edebiyatının önemli eserleri titizlikle, varsa kadanslan çeşitli kişilerin yazdıkları ve öğrencinin de kendi yorumu ile de çalışılır. Öğrencinin seyirci karşısına çıkarılması lise döneminde de sağlanmasına karşın sahne tecrübesi bu dönemde daha ön planda tutulur. Yüksek bölümde öğrenci okul orkestrasında, son sınıflarda il içi veya başka illerdeki senfonik orkestra ve opera orkestralarında da gereksinim olduğunda çalar, bu görevlere ve okul bitiminde profesyonel yaşantıya hazırlamaya yönelik orkestra soloları çalışmaları önemsenir.

OBUA
Obua genellikle abanozdan yapılır. Obuanın yukarıdan aşağıya doğru genişleyen “konik” bir yapısı vardır. Üst gövde, alt gövde ve kalak olmak üzere üç bölümden oluşur. En üstte ince, küçük, metal bir boru bulunur. Bunun üzerine çift kamışlı ağızlık takılır. Bu kamışlar kargıdan yapılır. Ağız şekline göre yontulur. Çalınış sırasında ağızlık ağıza alınır. Çalıcının nefesi, boru içindeki havayı titreştirerek ses elde edilir. Çalıcının sol eli yukarıda, sağ eli aşağıda, yere doğru az eğimli olarak tutulur.
Metal bir mekanizma obuanın gövdesindeki delikleri kapatarak çalıcıya kolaylık sağlar. Obuanın üzerindeki yardımcı perdeler ile triller ve grupettolar çalınır. 6 perde ve 12 yarım perde vardır. Üst gövdede daha tiz sesler oluşurken alt gövdede ise daha dolgun ve tombul sesler oluşur. Ses genişliği sol açkılı dizeğin altındaki ilk ek çizgi altına yazılan ‘si bemol’den dizeğin üstündeki dördüncü ek çizgiye yazılan ‘sol’e kadardır. Bu genişlik içinde diatonik ve kromatik tüm sesler elde edilir.
Obuada iki tane oktav perdesi vardır. Bu perdeler kullanıldığında birinci oktavdaki esas seslerin doğuşkanları elde edilir.

Tını Bölgeleri: değişik tını özelliği olan üç bölüme ayrılır.
1) Kalın ses bölgesi: Si bemol’den fa’ya kadar olan en kalın sesleri kaba, madeni ve nezlelidir.2) Orta ses bölgesi: Fa’dan bir oktav ve bir tam dörtlü yukarıya kadar obuanın en güzel ve en çok kullanılan sesleridir.3) İnce ses bölgesi: Si bemol’ün incesindeki sesler, zayıf, soluk bir karakter kazanırlar. En incedeki birkaç ses sert ve elde edilmesi zor seslerdir.

TEKNİK ÖZELLİKLERİ:
Bağlı veya dilli her türlü pasaj tek dille hızlı çalınabilir. Ancak çok hızlı, gösterişli ve parlak pasajlar obuanın tekniğine ve ses rengine uygun değildir. Küçük karakteristik ve cantabile ezgiler teknik ve ses rengi bakımından obuaya daha uygundur.

ORKESTRADAKİ GÖREVLERİ:
Orkestradaki en önemli görevi solo olarak geniş “cantabile” ezgileri çalmaktır. Kısa, anlamlı ezgilerde sık sık yer verilir. Geri plan armonisinde diğer tahta üflemeli çalgılar ile, dengeli kurulmuş akorlarda görev alır. Esprili bir etki için kalın seslerde “staccato” pasajlar verilebilir.

ÇEŞİTLERİ:
Korangle: Obuadan biraz büyük, kalın sesli bir obuadır. Mekanizması ve tekniği obuayla aynıdır. Kalak bölümü ampulü andıran yumru biçimindedir. En üstteki kamışın takıldığı ince boru parçası çalıcıya doğru eğiktir. Çift kamışlı ağızlık obuanınkinden büyüktür. Aktarımlı bir çalgıdır, yani yazılan ses duyulandan farklıdır. Do üflendiği zaman tam beşli aşağıdaki fa duyulur.
En kalın sesleri obua gibi kaba değil daha yumuşaktır. Bu yüzden orkestradaki en önemli görevi duygulu ve acılı pasajları solo olarak çalmaktır. Arka plan armonisinde diğer tahta üflemeliler ile görev alır.
Obua Damur: Obua ailesinden, orkestrada sürekli olmayan, ender kullanılan bir çalgıdır. Obuadan daha büyük, korangleden daha küçüktür. Ses genişliği koranglenin aynısı, kalak bölümü de korangledeki gibi yumru biçimindedir. Yazılı sesin küçük üçlü kalınını duyurur, yani la çalgıdır. Ses rengi, tüm ses genişliği içinde çok tatlı ve yumuşaktır.
Heykelfon: Çok ender kullanılan başka bir obua çeşididir. Ses genişliği korangle gibidir. Yazılı sesin bir oktav kalınını duyurur. Kalın seslerden yararlanmak için kullanılır.
KONSERVATUVARDA OBUA ÖĞRENİMİ:
1 yıl hazırlık
3 yıl lise
4 yıl lisans olmak üzere 8 yıldır.
Orta öğrenimde öğrenciye obuanın tarihçesi, obuanın özellikleri, nefes alma tekniği, kamış üfleme, obuadan ses çıkarma teknikleri çalıştırılır.
Öğrenci 1 oktav içindeki sesleri rahat çıkarmaya başlayınca metotlara geçilir. Temiz ve güzel bir obua tonu elde edilmeye çalışılır. Nüanslar öğretilir. Kamış yapımı çalışmalarına başlanır. Cümleler, nüanslar, ifade farkları üzerinde nefes çalışmaları yapılır.
Kla**** romantik, modern dönem eserleri incelenir. Aralarındaki farklar belirtilir. Öğrenci topluluk önünde çalmaya yönlendirilir. Kamış yapımının tüm ayrıntıları öğretilir.
Burundan nefes alma tekniği tanıtılır. Kondüsyon arttırma çalışmaları yapılır. Belleğin geliştirilmesine çalışılır. Orkestra soloları çalıştırılır. Korangle tanıtılır ve çalıştırılır. Orkestra eşliğinde konserler verilir. Resitaller yapılır.
Klarnet

Tüm dünyadaki senfoni orkestrası, opera orkestrası, tiyatro ve caz orkestralarında teknik kapasitesi yüksek, ses rengi parlak, dramatik ve alaycı özelliğe sahip olan, tahta nefesli sazlar grubundan klarinet en kalabalık ve çeşitli aileye sahiptir. Re klarinet, mibemol klarinet, do klarinet, sibemol klarinet, la klarinet, alto klarinet, bas klarinet, ve kontrabas klarinet olmak üzere çeşitleri vardır.
Kamışı taktığımız bek dahil olmak üzere beş parçadan oluşmaktadır: kalak, alt gövde, üst gövde, çeşitli ölçülerde baril ve bek. Tek kamışla çalınır.
Ses genişliği en kalın mi sesinden en ince do sesine kadar 3.5 oktavdır. Perdeleri hem açık hem de kapalı olarak dizayn edilmiştir. Orkestra içinde ve solo olarak hemen hemen her eserde gerek ajilite gerek ses rengiyle en zor pasajları seslendirebilecek kapasitededir.
Konservatuvarımızda 1 yıl hazırlık, 3 yıl lise, 4 yıl lisans, iki yıl da yüksek lisans olarak öğrenim görmektedirler. Hazırlık yılında öğrencilerin enstrümana olan yatkınlığı araştırılarak yıl sonunda yapılan sınav sonrası öğrencinin enstrümana adapte olup olamayacağı, pozisyon olarak, ton olarak enstrümanı çalıp çalamayacağı saptanır. Bu sınavdan sonra klarinet dalına kabul edilen çocuğa lise döneminde tüm gamlar, tiersler, arpejler, etüdler ve müfredata uygun olmak üzere küçük piyanolu parçalar verilerek parlak bir sonorite, akıcı bir teknik ve iyi bir müzikalite elde edilmeye çalışılır. Lisans döneminde bütün solo eserleri çalma ve tanıma, repertuvar genişletme üzerinde durulur; orkestra sololarından önemli soloları öğrenerek solo ve orkestracı olarak yetişir. Daha ileri sınıflarda ise çok zor parçaları ve konçertoları bitirerek orkestralarda rahatlıkla çalabilecek konuma getirilir.
Klarinet caz müziğinde dünya çapında büyük bandolarda yaylı sazların görevini tam olarak üstlenir. Bu yüzden büyük bandolarda otuz ila kırk arası klarinet bulunur. Caz müziğinde klarineti çok iyi çalan bir enstrümancı saksofon ailesinin hemen hemen hepsini çalabilir.
Zurna

Git ve: kullan, ara

1720 yılından kalma bir osmanlı miniyatüründe Zurna çalan kadın.


Zurna, Türkiye'nin her yanında kullanılan, tahta, metal ve kamış kullanarak yapılan, yüksek sesli, bu yüzden büyük davul ile birlikte çalınan, gene bu yüzden açık havada kullanıma uygun, nefesli saz çeşitidir.
Türkiye dışında Fas'tan Çin'e kadar uzanan iklim kuşağındaki her ülkede kullanıldığı da bilinmektedir.
Zurnanın boy ve şekil olarak çok çeşitleri vardır. Zurnadan zurnaya küçük değişikliklerle aynı olan özellikleri:
  • Büyük parçasının sert bir ağaçtan yapılması (dağ eriği, ceviz, vs..)
  • İçinin açılarak sesi tam karşıya gönderecek şekilde olması (uzunlama kesiti parabola benzer)
  • Sesinin küçücük bir kamış silindirin ezilerek daracık bir elips haline getirilmiş dış deliğinin açılma kapanma titremeleriyle çıkması
  • İç boru deliğinin en kamışa yakın tarafının önce şimşir sonrada metal parça ile daha da daralması.
  • Kamışın özelliğinden sesinin ancak yuksek basınç sonucu çıkabilmesi
  • Yüksek basıncın gereği nefes çevirerek (ezgiyi kesmeden, şişirtilmiş avurtlardaki havayi kullanirken burundan nefes alıp devam ederek) çalınması.
Doğu Karadeniz folklorunda nadiren (Trabzon’da Akçaabat, Giresun ve Ordu’nun iç bölgelerinde) ancak mutlaka bas davul eşliğinde kullanılan, ahşap, yedi delikli nefesli bir sazdır.
Mehter takimlari ve bunun modern sekli bando mizika takimlarinin eskiden hukumdarlarin hukumdarlik isareti olarak fermanlarini zurna esliginde okutmalarindan gelistigi tahmin edilmektedir.

Etimoloji

Codex Cumanicus’ta suruna olarak kayıtlı olan enstruman (CCM fol. 45a) adının Farsça surna kelimesinden ödünç alındığı yaygın kanaattir: Farsça'dasur “festival” + nay “kamışlı”
Bununla birlikte Arapça sûr “boynuzdan yapılma büyük boru” ” + Farsça “kamış” ihtimali de gözden çıkarıl-mamalıdır. Eski İran dilinde “sur” kelimesi bir boynuz çeşidi olarak kayıtlı olup ikinci ihtimali güçlendirmektedir.
Anadolu’da düğünlerde, askere uğurlama törenlerinde, halk oyunlarında, seyirlik köy oyunlarında davulla birlikte kullanılmak-tadır. Anadolu’da şimşir, dişbudak, ıhlamur, kızılcık, ceviz ve ardıç ağacından imal edilen zurna büyüklük ve ses rengine göre kaba zurna, orta kaba zurna ve cura zurna (Zil Zurna) olmak üzere üç çeşittir.
 


Terminoloji

Zurnayı oluşturan parçalar Anadolu terminolojisinde yöresel farklılıklar göstermek-tedir:
Baş ve çatal bölümü
zaynak -Ankara, nazik -Abdallarda, ula -Uludağ, çatal -Çankırı, zinak -Diyarbakır, nezik -Gaziantep, fasla -Kırklareli, zaynak -Kürtçe
Boru kısmı
metef -Ankara, metem -Abdal-lar, çığırdan -Uludağ, demir -Çankırı, bülbülük -Diyarbakır, kanel -Kırklareli, metef -Kürtçe, lüle -Sivas

Hiç yorum yok: