25 Aralık 2010 Cumartesi

NASREDDİN HOCA FIKRALARI

NASREDDİN HOCA FIKRALARI
Nasreddin Hoca fıkraları hem öğretici hem de eğlendirici fıkra çeşitlerindedir. Nasreddin Hoca vereceği mesajı öyle bir yolla verir ki hem güleriz hem de öğreniriz. Böylelikle ince zeka nasıl olur karşı tarafı kırmadan nasıl mesaj veririlir Nasreddin hoca bizlere öğretmiştir.Nasreddin Hoca ve etrafındaki insanların maceralarını buradan takip edebilirsiniz.
ALLAHIM KABUL ET
Adamın biri, bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan başka biri de onu izliyormuş. Namazını bitiren adam daha sonra namazının kabul olması için Allah´a dua etmeye başlamış. - "Allahım sen namazımı kabul et." Ağaçtaki adam: - "Etmem", diye cevap vermiş. Adam şaşırmış. Tekrarlamış: - "Allahım sen kıldığım namazı kabul et." - "Etmem." Adamın şaşkınlığı iyice artmış. Yine: - "Allahım sen namazımı kabul et", demiş. Ağaçtaki adam tekrar: - "Etmem", deyince adam sinirlenmiş. - "Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım."
SATAŞMA HOCAYA
Nasreddin Hoca´ya yapılan sataşmalar tükenip bitmez. Akşehirliler bir gün Hoca´ya takılır ve sorarlar: - "Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?" Hoca´nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar: - "Her halde öyle olmalı." - "Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!" Hoca: - "Pekala şimdi size bir numara yapalım" der.. Karşısında durmakta olan çınar ağacına; - "Ey ulu çınar çabuk yanıma gel!" der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca yürümeye başlar ağacın yanına varır. Akşehirliler: - "Ne oldu Hoca ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!" diye gülünce Hoca: - "Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür", der.
Nasreddin Hoca ve Etrafındaki insanları hayal etmek bile bir güldürü unsurudur.Böyle bir olayı hayalinizde canlandırın.
3 MOLLA
Nasreddin Hoca´nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden oburdur. Hoca ne yemek çıkarırsa silip süpürürler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlar. Bu sirada odaya Hoca´nın oğlu girer. Mollalar Hoca´yı memnun etmek için: - "Aman ne güzel çocuk. Adı ne bunun?" diye sorarlar. Hoca: - "Adı Farzdır", der. Mollalar şaşırıp birbirlerine bakarlar: - "Bu ne biçim isim Hoca Efendi?" derler. "Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık." Hoca hemen taşı gediğine koyar: - "Ya sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?"
:)) İşte Nasreddin Hoca farkı ile verilmek istenen mesaj
HAN
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Han Nuh Nebi´den kalma bir yer.. Her tarafı delik deşik; adeta çökmeye ramak kalmış. Hoca´nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz arasında: - "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor, beşik mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak: - "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hakka tesbih çekiyor!" demiş. Hoca´nın közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözüne dikerek: - "Peki ama", demiş; "ya bu tavan boyle tesbih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak?"
AKŞEHİR
Nasreddin Hoca Akşehir pazarında bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır. Satıcı elindeki kuşu satmaya çalışmaktadır. Yandaki tavuklar 5 akçeyken, kuşun fiyatı 50 akçedir. Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farka anlam vermez ve sorar: - "Hemşerim bu nasıl bir kuştur ki 50 Akçe istersin?" - "Hoca efendi bu bildiğin kuş değildir bunun özelliği var." - "Neymiş özelliği?" - "Hocam bu kuşa papağan derler ve konuşur." Hoca hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner. Papağan satmakta olan adamın yanında durur ve yüksek sesle: - "Bu gördüğünüz kuş sadece 100 Akçeye, gel, gelll!" Herkesten çok, papağan satan şaşar bu işe ve sorar: - "Hocam 100 Akçe çok değil mi bir hindi için?" - "Sen 50 akçeye satıyorsun ama?" - "Dedim ya hocam benim kuş konuşur ama.." - "Öyleyse, benimki de düşünür!"
YAHU HOCA
Nasreddin Hoca´ya dert yanıyorlar: - "Yahu Hoca senin karın çok geziyor." Hoca: - "Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrardı."
MEKTUP
Bir gün bir adam, elinde bir mektup, hocayı tutup: - "Hocam zahmet ya sana, şu mektubu bir okusana?" Açar bakar ki Hoca mektup baştan sona arapça.. Şöyle bir iki evirir çevirir söktüremez çaresiz geri verir. Der ki: - "Başkasına okut bunu sen.." Adam şaşırır: - "Neden?" - "Türkçe değil bu mektup okuyamam." Yine anlamaz adam, Hoca´nın okuması yok zanneder: - "Ayıp hoca, ayıp" der. - "Benden utanmıyorsan şundan utan; şu başındaki koca kavuğundan utan!" Hoca, kavuğunu çıkarıp uzatır adama: - "Madem ki" der, "iş kavuktadır; haydi bakalım, giy de şunu; kendin oku bakalım mektubunu."
HANIMLA TARTIŞMA
Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: - "Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Neydi o?" Hoca: - "Hiç sadece hanımla biraz tartıştık kavuğum merdivenlerden yuvarlandı", demiş. Arkadaşı: - "Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çıkar mı?", demiş. Hoca da: - "Ya anlasana içinde ben de vardım", demiş.
TİMUR VE HOCA
Timur ile Hoca bir gün hamama giderler. Hoş beş ederken Timur, Hoca´ya sorar: - "Hoca, ben köle olsam bana kaç para değer biçerdin?" Hoca: - "Ben bu işin tellalı değilim ama bir 15 akçe ederdin!" Bu laf üzerine Timur çok sinirlenir: - "Hoca" der, "Senin dediğini kulağın duyuyor mu? Sadece bu peştemal 15 akçe eder be!" Hoca hiç istifini bozmadan: - "Ben de zaten o peştemale biçtim bu fiyatı!"
KIRLARDAKİ HOCA
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken: - "Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı?" diye düşünür ve şeytana uyarak çalı çırpıyı yakar. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır. Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmaya başlar. Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır: - "Aklın varsa göle koş!"
CİMRİ
Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca, bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış: - "Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini sıyırır", demiş. Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve: - "Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor", demiş.
KOCA ÖLDÜ
Nasreddin Hocanın bir gün karısı ölmüş. Bir ay sonra kocası ölmüş bir kadınla evlenmiş. Evlendiği kadın Hoca´ya sürekli eski kocasını anlatıyormuş. Yine bir gün yatakta kocasını anlatıyormuş. İşte "benim kocam şöyle yapardı, böyle yapardı"... Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış ve kadın yere düşmüş. Kadın sormuş "aman hoca niye attın beni?" Hocanın da cevabı hazır: - "Eee yatakta bir sen yatıyosun bir ben bir de eski kocan üçümüz sığamadık sen de düştün.."
VAAZ
Nasreddin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Laf arasında Hazreti Isa´nin göğün dördüncü katında olduğunu söylemiş. Vaazdan sonra, bir kadın Hoca´ya yanaşmış: - "Hazreti Isa, orada ne yer, ne içer?", demiş. Hoca´nın tepesi atmış: - "Ey hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip, içtiğimi sormazsın da, Allah´ın peygamberini sorarsın!"
CAMİİ
Hoca Nasreddin camide vaaz verir: - "Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasınlar." - Ama hoca senin kız hepsini de yapıyor", diye biri itiraz eder. Hoca da: - "Ama haspaya da yakışıyor değil mi?"
İSTİF
Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "o zaman sana ne?" demiş.
BUYURUN
Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş: - "Hocam, uyudunuz mu?" - "Buyurun bir şey mi var?" - "Biraz borç para isteyeyim demiştim." Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp: - "Ben uyuyorum!", demiş.
Nasreddin Hoca her insanın içinden geçen cevapları biraz yumuşatıp söyler. Bu da insanları güldürür.Sizde gülmek için doğru adrestesiniz.

Hiç yorum yok: