KAYSERİ FIKRALARI
PİRE MEHMET
Kayserili Pire Memet, istasyonda çok sıkışınca, gözü hiçbir şeyi görmez olup kadınlar tuvaletine doğrulmuş. Bir hemşehrisi önüne geçmiş: - Ne yapıyorsun, burası kadınlar için... Uçkurunu eline almış olan Pire Memet: - "Bu da kadınlar için!" deyip içeri dalmış.
ADANA-KAYSERİ:
İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar.. Adanalı başlamış : - "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz" demiş... Kayserili de bunun üzerine: -Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...
BARIŞ GÖNÜLLÜSÜ:
Kayseri´nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor: Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor.. Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar: - Ne yapıyorsunuz böyle? - Yol yapıyoruz. - Bu eşek ne için? - O, yolun mühendizi. Yola uygun geçeneği o gösterir. Barış Gönüllüsü katıla katıla güler: - Ya eşek bulamasaydınız? - İşte o zaman Amerika´dan mühendiz getirirdik!
TRAŞ OLAN KAYSERİLİ
Kayserili traş olacaktı. Berber buyurun deyip döner koltuğu gösterince koltuğu çevirdi, sırtı aynaya gelecek şekilde oturdu. Berber şaşırdı: - Beyefendi, neden ters oturdunuz? Kayserili, telaşsız: - "Sabah sabah" dedi, "Gayserili yüzü görmek istemem de..."
TRENDE YOLCULUK:
Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken: - "Gel seninle birbirimize bilmece soralım" der. "Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm." - "Tamam" der adam; "sor bakalım" - Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez: - Al 10 bin lirayı. Şimdi ben de sana aynı soruyu soruyorum: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Kayserili, hiç düşünmeden, aldığı 10 bin liranın bin lirasını geri verir: - Al şu bin lirayı. Ben de bilmiyorum.
VASİYET
Kayserili zengin, ölüm döşeğindeymiş. "Vasiyetim var" diyerek oğullarını kızlarını başına topladıktan sonra öğüt vermiş: - Evlatlarım, size son sözüm: Devlet çalgı, siz cengi... Ayak uydurmaya bakın!
50 BİN
Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde: - "İşte yine geldim doktor bey" dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı: - Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam edin!
KAYSERİLİ CENNET
Kayserili, Papa´nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan´a gitmiş. Papa´ya: - "Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için" demiş, "cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum" Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: - Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına... Kayserilinin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış: - Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını! Kayserili: - Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. - Ne kadar? - Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: - Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!
BÖLÜK KOMUTANI
Bölük komutanı "Ali okulu"nu denetliyordu. Hasan´a sordu: - Oğlum, dünya kaç parçadır? - Beş parçadır komutanım. - Say bakalım. - Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya. - Sen nerelisin? - Kayseriliyim, komutanım. - Şu haritada Kayseri´yi göster bakalım. Hasan Kastamonu´yu işaret edince: - Oğlum, orası Kastamonu. - Kayseri´nin bir mahallesi sayılır, komutanım.
KAYSERİLİYİM BEN
Askerde komutan okuma bilenlerin öne çıkmasını istemişti. Ortaya fırlayan bir tanesinden şüphelenmiş. Tekrar sorunca, asker: - "Okumam yazmam yok, ama Kayseriliyim, demiş".
BOYACI:
Kayseri´ye yeni gelen yabancı, ayakkabısını boyatırken boyacıya takılmış: - Siz Kayserililer eşeği boyayıp babanıza satarmışsınız. Nasıl yapılır bu iş? Boyacı, fırça sallamayı sürdürerek: - "İşte" demiş, "eşeği böyle boyarız!"
SUCUK-SOSİS
Kayserili´nin biri trende gidiyormuş. Karşısına da bir İstanbullu oturmuş. Tabii bizim Kayserili sucuk-pastırma-ekmek takılıyor. Bir ara: - Kardaş, sen de yir misin? diye sorunca İstanbullu: - Yok sağ ol, benim hemoroidim var, diye yanıtlar. Kayserili de: - Olsun önce pastırma ye; sonra onu da beraber yirik.
2x2=?
Kayseriliye sormuşlar: - "2 kere 2 kaç eder?" Cevaplamış: - "Alırken mi, satarken mi?"
TAKSİ
Taksinin yokuşta frenleri patlamış, müthiş bir hızla aşağıya doğru iniyor. Kayserili müşteri bağırıyor: "Durdursana kardeşim şu arabayı!" Şoför panik içinde: "Durduramıyorum! Frenler patladı!" Kayserili: "Bari taksimetreyi kapat!"
EŞEK
Adamın biri, Kayseriliye sorar: -"Bir eşeği boyamak için kaç kilo boya gerekir?" Kayserili adamı şöyle bir süzer: -"Sen boyundaki bir eşek için iki kilo yeter!"
PAP CENNET
Papa cennetten yer satıyormuş. Kayserili´de gidip, "Benim halkım hrıstiyan değil ve hepsi cehenneme gidecek, bana da cehennemin tapusunu satın ki, ben de onlara yer satayım." Papa da, iyi de bir para karşılığı, kendisinin satamayacağını düşündüğü cehennemin tapusunu Kayserili´ye verir. Ancak Kayserili, Papa ile rekabete başlar: -"Cehennemin tapusu bende! Cehenneme gitmek istemeyenler benden bilet alabilir, cennet biletinin yarı fiyatına!" Papanın işler iyice kesatlaşmış, o da cehennem tapusunu geri almaya karar vermiş. Kayserili´ye verdiği parayı iade etmiş, ama Kayserili -"Yetmez" demiş, bir de saattığım biletlerin parasını geri vermem lazım, onu da isterim" demiş. Papa çaresizlik içinde haykırmış: -"Doldurun şu adamın heybelerini altınla!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder