23 Aralık 2010 Perşembe

1. MESUD DÖNEMİ, ÖZELLİKLERİ (AYRINTILI) KONU ANLATIMI SOSYAL BİLGİLER(1116-1155)

1.  MESUD DÖNEMİ, ÖZELLİKLERİ  (AYRINTILI)
(1116-1155)

Sultan Mesud'un tahta çikmasindan bir müddet sonra Bizans tahtinda da degisiklik oldu ve Ioannes imparator ilan edildi (1118-1143). Bu taht degisiklikleri iki devlet arasinda öteden beri devam eden ancak Sahinsah'la Alexios arasinda imzalanan anlasma ile kisa bir süre için de olsa durdurulmus olan savaslar yeniden basladi ve Denizli ile Uluborlu Bizans kuvvetleri tarafindan geri alindi.

I. Kılıç Arslan'in ölümünden sonra ogullari arasinda baslayan taht kavgalari sirasinda Danismendliler giderek kuvvetlendiler. Sultan Mesud'un kayinpederi olan ve onun Selçuklu tahtini ele geçirmesinde önemli rol oynayan Danismendli Emir Gazi, Artuklu Belek Gazi'nin ölümünden sonra 13 Haziran 1124 tarihinde Malatya'ya hücum etti. Bir ay süren muhasaradan sonuç alamayan Emir Gazi oglu Muhammed'i burada birakarak sehir önlerinden ayrildi. Malatya 6 ay daha muhasara edildi. Uzun süren muhasara sebebiyle sehirde açlik felaketi bas gösterdi. Halk les ve agaç yapraklarini yemeye basladi. Bunun üzerine çaresiz kalan Ayse Hatun ile Kılıç Arslan'in oglu Turgul Arslan 10 Aralik 1124'de Nisar (Minsar) kalesine çekilerek sehri Danismendliler'e teslim etti. Böylece Malatya tekrar Danismendliler'in hakimiyeti altina girmis oldu. Sultan Mesud'un Malatya'yi kayinpederi Emir Gazi'ye teslim etmesi Ankara ve Kastamonu meliki olan kardesi Arab'i kizdirdi. Sultan Mesud 1126 yilinda kardesi karsisinda maglup olarak Bizans Imparatoruna siginmak zorunda kaldi. Selçuklu hanedani arasindaki iç mücadelelerden faydalanmak isteyen imparator Ioannes bunu firsat bilerek Sultan Mesud'a yardim ettigi gibi kendisi de Kastamonu üzerine yürüyerek sehri kusatti ve çok sayida esirle geri döndü. Sultan Mesud ise kayinpederi ile birleserek Melik Arab üzerine yürüyünce o da Ermeniler'in Çukurova'daki prensi Thoros'a sigindi. Daha sonra Türklerden ve Ermenilerden mütesekkil bir orduyla Emir Gazi'nin oglu Muhammed'i pusuya düsürerek esir aldi. Melik Arab daha sonra bizzat Emir Gazi üzerine yürüdü. Fakat neticede Emir Gazi oglunu esaretten kurtardi.

Kardesler arasinda devam eden bu mücadele sonunda karli çikan taraf hiç süphesiz Danismendliler oldu. Sultan Mesud kayinpederi sayesinde tahtini korumayi basarirken Emir Gazi de Malatya'dan Sakarya'ya kadar uzanan Selçuklu topraklarini Danismendli hakimiyeti altina aldi. Böylece Türkiye'nun en güçlü devleti haline gelen Danismendliler 1129 tarihinde bütün Karadeniz sahillerinin kontrolünü ele geçirdiler. Ayrica 1130'da Çukurova yöresinde Haçlilari bozguna ugratarak Bohemund'u öldürdüler.

Sultan Mesud ise Bati Türkiye’de fetihlere basladi. Bu arada Emir Gazi öldü (1134) ve Selçuklu sultani Mesud büyük bir baskidan kurtulmus oldu. Emir Gazi'nin yerine geçen Melik Muhammed ile bir ara ihtilafa düsen Sultan Mesud, Bizans imparatorunun Türkiye’yi istila harekatina karsi onunla isbirligi yapmak ihtiyacini hissetti. Bizans imparatoru 1137 yilinda büyük bir ordu ile Türkiye’yi geçmis Mersin ve Adana'yi isgal etmisti. Daha sonra Suriye istikametinde ilerleyen imparator Antakya, Halep, Esarib, Kefertab, Maarratu'n-Nu'man'i ele geçirdikten sonra Istanbul'a döndü. 1139 tarihinde yeniden Türkiye seferine çikarak elde edemeden geri döndü. 1142'de yeni bir sefere çikan imparator Çukurova'ya kadar geldi ve 1143 Mart'inda Toros daglarindaki bir av partisinde yaralanarak öldü.

Ayni yil (6 Aralik 1143) Danismendli Melik Muhammed'in de ölmesi üzerine Zünnûn, Yunus ve Ibrahim adlarindaki ogullari arasinda baslayan taht kavgalari Selçuklu devletinin yeniden güçlenmesine sebep oldu. Danismendliler arasindaki taht kavgasinda Sultan Mesud, Melik Muhammed'in Zünnûn adindaki oglunu destekledi ve Danismendli mirasindan pay almayi düsündü. Bu maksatla Sivas hakimi Yagibasan ve Malatya hakimi Aynü'd-devle'nin üzerine yürüyerek her iki sehri de bir müddet kusatti. Bu muhasaralar neticesinde Sivas'a giren Sultan Mesud Malatya'dan hiçbir netice elde edemedi. Muhasara makinelerini kirarak Malatya'dan ayrildi (Eylül 1143). Daha sonra Ceyhan ve Elbistan civarini ele geçiren Sultan Mesud oglu Kılıç Arslan'i buraya Melik tayin etti veTürkiye’deki üstünlük yavas yavas Selçuklulara geçmeye basladi. Sultan Mesud'un Firat kiyilarina kadar yayilarak Dannismendli topraklarini isgal etmesi üzerine Yagibasan ve Aynü'd-Devle, anlasarak Selçuklulara karsi Bizans imparatorluguyla isbirligi yapmayi kararlastirdilar. Sultan Mesud Türkiye'nun dogusundaki topraklarda hakimiyet sahasini genisletmeye çalisirken muhtelif Türkmen beyleri de Denizli ve Menderes vadilerinde fetihlerde bulundular. Bunun üzerine harekete geçen Bizans'in yeni imparatoru Manuel Komnenos 1145 tarihinde Ermeni ve haçlilarla ittifak yapmasina ragmen hastaligi yüzünden sefere devam edememis ve Istanbul'a dönmüstür.

Türkleri Türkiye’den atmak isteyen Bizans imparatoru 1146 yilinda Menderes havalisini Selçuklulardan geri alarak Aksehir'de karsisina çikan bir Selçuklu ordusunu maglub ettikten sonra sehre girerek burayi yakip yikmistir. Daha sonra Konya üzerine yürüyen imparatora karsi Sultan Mesud, Selçuklu kuvvetlerini Aksaray'da toplayarak savasa hazirlandi. Iki taraf arasinda Konya önlerinde cereyan eden savasta Selçuklularin pek fazla etkili olamadiklari Bizans kuvvetlerinin Konya'yi muhasarasindan açikça anlasilmaktadir. Bir ay süren muhasaradan sonra Konya civarini tahrip ve yagma eden imparator sehri alamayacagini anlayinca geri çekilmeye karar vermistir. Bu sirada Avrupa'da 2. Haçli seferinin basladigini ögrenen Sultan Mesud ve imparator aralarinda bir antlasma yaptilar. Bu antlasmadan sonra Sultan Mesud, Akdeniz bölgesinde ele geçirdigi bazi sehir ve kaleleri bu arada Brakena kalesini de Bizans imparatoruna geri verdi (1147).

Selçuklular giderek Bizans aleyhine olmak üzere hakimiyet sahalarini genisletiyorlardi. Bu durum Bizans imparatorunu harekete geçirdi ve Türkleri Türkiye’den söküp atmak için seferber oldu. Bu maksatla Selçuklularin elindeki bazi yerleri zapt ettikten sonra Konya'ya dogru yola koyuldu. Bizans ordusunu sürekli takip eden Selçuklularla Bizanslilar arasinda Aksehir'de vuku bulan savasta imparator Manuel ayagindan yaralandiysa da güçlü Bizans ordusu karsisinda mukavemet edemeyen Selçuklu kuvvetleri geri çekildi. Aksehir'i tahrip eden Rumlar Türkleri takip ederek Konya'ya yaklastilar (1146). Bu sirada Dogu Türkiye’de bulunan Sultan Mesud Bizans imparatorunun Konya üzerine yürüdügünü duyunca Aksaray'a gelip burada hazirliklarini ikmal ettikten sonra Konya önlerinde Bizans ordusu ile karsilasti. Müdafaa savaslari birkaç ay devam etti. Baskin tarzindaki saldirilarla Bizans ordusunu yipratan Selçuklular onlara pek çok zayiat verdirdiler. Konya'yi ele geçirme ümidini kaybeden imparator Horasan ve Bagdat'tan Selçuklulara yardimci kuvvetler gelmekte oldugunu ve Avrupa'da büyük haçli seferinin basladigini haber alinca bir an önce Istanbul'a dönmeye karar verdi ve Sultan Mesud'un ölümüne kadar bir daha Türkiye seferine çikmadi. Daha sonra Haçlilara karsi Selçuklularla anlastigi ve onlarla isbirligi yaptigi rivayet edilmektedir.

Imadeddin Zengi'nin 1144 yilinda Urfa'yi fethederek Urfa Haçli kontluguna son vermesi Trablus kontlugu ile Kudüs kralligini da endiseye düsürmüstü. Urfa'ninn fethi Avrupa'da büyük bir heyecan yaratti ve 2. Haçli seferine sebep oldu. Alman imparatoru 2I. Konrad Fransiz krali V2. St. Louis'in riyasetindeki haçli ordulari Istanbul'a dogru yola çiktilar. Bizans imparatoru diger haçli birliklerinden daha önce Istanbul'a gelmis olan Alman ordusunu bir an önce Türkiye'ya geçirmek için çirpiniyordu.

Haçlilarin Iznik, Eskisehir yolunu takip ettiklerini ögrenen sultan Mesud Haçlilarin geçebilecegi yerlerdeki kale ve burçlarini tahrip ederek gerekli tedbirleri aldigi gibi kendisine tabi hükümdar ve beylere de haber gönderip yardim talep etti. 25 Ekim 1147 de Eskisehir yakinlarinda yorgun ve bitkin vaziyetteki haçli kuvvetlerine saldiran Sultan Mesud onlari çok agir bir bozguna ugratti. Haçli ordusunun yaklasik onda biri imha edilirken Iznik'e geri dönenlerle de yol boyunca Bizanslilar tarafindan perisan edildiler. Selçuklular ise bol miktarda ganimet ele geçirerek kalelerine çekildiler.

Fransa krali St. Louis Istanbul'a varinca kendisine Alman imparatoru Konrad'in Türk kuvvetlerini imha ederek Konya'ya girdigi söylenmisti. Bizans imparatoru onu da bir an önce Istanbul'dan uzaklastirmak istedigi için yanlis bilgi vermisti. Fransa imparatoru 1147 sonlarinda hakikati ögrenmis ve ayni yolu takip etmeye cesaret edememistir. Ayni akibete ugramaktan endise ettigi için Balikesir, Bergama, Izmir ve Efes yoluyla Denizli istikametinde hareket etmis ve büyük kayiplar vererek bu sehre ulasabilmisti. Buradan Antalya'ya dogru yola çikan imparator zaman zaman Türk saldirilarina maruz kalmis ve binbir güçlükle Antalya'ya varabilmisti. Haçli kuvvetleri daha sonra Antalya'dan gemilerle Suriye sahillerine yöneldiler.

Sultan Mesud Bizans taarruzlarini püskürttükten ve Konrad kumandasindaki haçli birliklerini Türkiye’de perisan ettikten sonra Atabeg Nureddin Mahmud ve Artuklu beyleri ile birlikte Suriye'deki haçlilara agir bir darbe indirmek için hazirliga basladi. Nureddin'in gönderdigi kuvvetler 1149 tarihinde Haçli kontu Joscelin'e maglub olunca Sultan Mesud oglu 2. Kılıç Arslan'la beraber Joscelin üzerine yürüdü. Fakat Joscelin Selçuklu kuvvetleri ile savasa cesaret edemedi. Bunun üzerine Sultan Mesud 1150 yilinda Haçlilarin isgali altindaki Göksun, Behisni, Ayintab, Ra'ban, Dülük sehirlerini aldiktan sonra Antakya'ya hareket etti. Ancak Joscelin Selçuklulara tabi olmayi kabul etti, yorgun düsmüs olan Sultan Mesud da geri dönerek fethettigi yerleri Elbistan merkez olmak üzere oglu Kılıç Arslan'a verdi.

Bu sirada Ermeni prensi Thoros Çukurova'ya giderek Tarsus, Adana, Manisa ve Anazarba'yi ele geçirmisti. Bizans imparatoru ile anlasan Sultan Mesud 1153 tarihinde damadi Danismendli Yagibasan ile beraber Ermeniler üzerine yürümüs, fakat hiçbir netice elde edemeden geri dönmüstü. Ertesi yil tekrar Çukurova'ya inen sultan Mesud daha büyük bir ordu ile Toroslari geçmeye çalisti, fakat bu sirada zuhur eden veba salgini yüzünden agir kayiplar vererek geri döndü ve bundan 10 ay sonra da öldü (1155).

Sultan ölecegini hissedince ülkeyi Sahinsah, Devlet ve Kılıç Arslan adli ogullari arasinda taksim etmekle beraber Kılıç Arslan'i sultan ilan ederek diger ogullarinin da ona tabi olmalarini istedi. Sultan Kayseri'yi damadi Danismendli Zünnûn'a Sivas ve Amasya'yi da diger damadi Yagibasan'a vermis, onlarin da bu bölgelerde Sultan 2. Kılıç Arslan'a tabi olarak hüküm sürmelerini istemisti.

Ilk saltanat yillarinda kayinpederi Danismendli Melik Gazi'nin nüfuzu altina giren Sultan Mesud onun ölümünden sonra hakimiyet sahalarini genisleterek Türkiye’de nüfuzun tekrar Selçuklularin eline geçmesini saglamistir.

Adina para basilan ilk Türkiye Selçuklu sultani Mesud'dur. Akilli ve adaletli bir hükümdardi. Ilim adamlarini sever ve onlara saygi gösterirdi. Amasya yakinlarinda güzel bir sehir insa ettirip camiler, medreseler, fakir ve kimsesizlerle yolcular için de meskenler yaptirmistir. Sehre içme sulari getirmis ve halkin yararina pekçok faaliyette bulunmustur. Sultan Mesud'un Simre adini verdigi bu sehir bugün bir harabe halindedir.

Hiç yorum yok: