13 Ekim 2010 Çarşamba

Sosyal ve Siyasal Olaylar Işığında Türk Romanı

Sosyal ve Siyasal Olaylar Işığında Türk Romanı
Tanzimat'la başlayan yenilik hareketlerinin Türk edebiyatına yansıdığını gösteren en tipik ürünlerden biri roman türüdür. Doğrudan doğruya Batıdan aldığımız edebi türlerden olan roman, hikaye, tiyatro gibi uzun edebi türler doğrudan doğruya sosyal ve siyasi değişmelerle yakından ilgilidir. Unutulmamalıdır ki Avrupa'da roman, Fransız İhtilalinden sonra Fransa'daki sosyal ve siyasal değişmenin cemiyet ve insan üzerindeki etkilerini işleyen bir edebi tür olarak kendini göstermiştir.
Roman sanatı iki ana fon üzerinde kahramanların ilişkilerinin geliştiği bir sanat türüdür.
Bunlardan birincisi kişiden başlayarak en dışa doğru toplum ilişkileri ortamıdır. İkincisi ise mekân fonudur. Yani, kahramanların yaşadığı ev ve ev içi gibi dar çevre, köy, kent ve bölge gibi yakın çevre, ülke ve dünya gibi geniş çevre...
Romancının oluşturduğu kahramanlar ister sanal, isterse gözlem sonucu çizilmiş reel / gerçek kişiler olsun, bu iki fon içinde ilişkilerini kurarlar ve elbette zaman dediğimiz romanın vazgeçilmez ögesi bu iki fonu kuşatır.
Roman bir toplumun nabzını tutan, onun ruhunu, gelişmesini ve kalp atışını ölçen, kompleks / karmaşık / çözülmesi zor bir edebi türdür. Toplumumuzun sosyal ve siyasal gelişimini bilmeden Türk romanını anlayabilmek ve değerlendirebilmek mümkün değildir. Çünkü kalitesi ne olursa olsun romanlarımızın büyük bir kısmı yakın tarihimizdeki olaylarla çok yönlü olarak doğrudan ilgilidir ve adeta romanlarımızın oturduğu zemini, bu yakın tarihimizin birikimleri oluşturmaktadır. Nitekim yakın tarihimizin Osmanlı Devletinde Cumhuriyete geçişte çektiği sancılı günlerin aydınlarının duygu ve düşünceleri, yanılgıları, ilişkileri bütün canlılığı ile kendini gösterir. Bu zemini iyi kavramadan bu dönem romanları ile ilgili yorum yapmak değerlendirme yanlışlıklarına sebep olur.
Balzac'ın romanlarının Fransız toplumunun sosyal bir laboratuarı kabul edilmesi, bu görüşümüzü belgelemektedir. Sanayileşmenin Avrupa insanı üzerindeki etkilerinin Zola ve Dickens'ın romanlarında yaşaması roman türünün insan, aile, toplum açısından önemini göstermesi bakımından son derece önemlidir.
Edebiyatın asıl unsuru insandır.
Tüm edebi eserlerde insanın kendisi, ailesi ve en geniş alanda yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olaylarıyla çatışması eserlerin iç dokusunu oluşturur. Son iki yüzyıl içersindeki bütün sosyal siyasal çatışma ve acılarımız ele alınarak büyük romanlar, hikayeler, tiyatrolar yazılabilirdi. Ancak bizdeki sanatçılar, özellikle de romancılar, Tanzimattan günümüze Türkiye'nin sosyal ve siyasal gerçekliğini ve bu gerçeklikteki sosyal ve siyasal değişmeleri kaleme alırken bir sanatçı gibi değil öğretmen gibi yapmışlardır. Bundan dolayıdır ki roman sanatı bizde 1946'lı yıllara kadar gelişememiştir. Unutulmamalıdır ki, gerçek sanatkar bireyi anlatırken toplumun sosyal ve siyasal gerçeklerini de anlatmış olur. Balzac, Stendal, Tolstoy böyle sanatçılardır.
Siyasi düşünceler de romanların beğenilip beğenilmemesinde birinci etken olmuştur. Romanın sunduğu mesaj belirli bir ideolojiyi / dünya görüşünü sunuyorsa o roman başarılı kabul edilmiş, romanın yazarı da büyük romancı sayılmıştır. Oysa roman verdiği mesaj ne olursa olsun iyi bir sanat dokusunu, titiz bir içilişi, soluklu bir ifadeyi, zengin ve derinlemesine bir kültür birikimini taşımalıdır. Unutmamalıdır ki "Edebiyat, bir şeyi anlatmak değildir." Eğer öyle olsaydı, sosyoloji / toplumbilim ve psikoloji / ruhbilim ilmi ortaya çıktığı andan itibaren romanın da görevini tamamlaması gerekirdi. İyi bir romanın ne anlattığı yanında nasıl anlattığı da çok büyük önem taşır...
Tanzimattan Cumhuriyete ve cumhuriyetten günümüze kadar geçen yakın tarih dönemi sosyal ve siyasi değişmenin, daha köklü ve yaygın bir şekilde gerçekleştiği ve toplumumuzu değiştirdiği bir dönemdir. Bu değişikliklerin yıllarca özlemini çeken edebiyatçılar ise eserlerinde bir yandan son yüzyılımızın muhasebesini yaparlarken bir yandan da demokrasiyi geniş kitlelere benimsetmişlerdir.
Türk romanını sosyal ve siyasal gelişmeler ışığında şu şekide sınıflandırabiliriz:
1) İLK DÖNEM TÜRK ROMANI (1872-1920)
*Felatun Bey ile Rakım Efendi; Ahmet Mithat
*İntibah; Namık Kemal
*Cezmi; Namık Kemal
*Sergüzeşt; Samipaşazade Sezai
*Araba Sevdası; Recaizade Mahmut Ekrem
*Mai ve Siyah; Halid Ziya Uşaklıgil
*Eylül; Mehmet Rauf
2) 1920-1946 CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ROMANI
A ) SULTAN II. ABDÜLHAMİT ve DEVRİNİ ESAS ALAN ROMANLAR
*Sinekli Bakkal; Halide Edip Adıvar
*Abdülhamit Düşerken; Nahit Sırrı Örik
*Üç İstanbul; Mithat Cemal Kuntay
B ) İTTİHAT ve TERAKKİ CEMİYETİNİN FAALİYETLERİNİ ANLATAN ROMANLAR
*Hüküm Gecesi; Yakup Kadri Karaosmanoğlu
*Üç İstanbul; Mithat Cemal Kuntay
*Dünkülerin Romanı; Burhan Cahit
*Hürriyet Pervanesi; Zeki Mesut Alsan
C ) YOLSUZLUK, RÜŞVET ve AHLAK DÜŞÜKLÜKLERİNİ ANLATAN ROMANLAR
*Gizli El; Reşat Nuri Güntekin
*Kiralık Konak; Yakup Kadri Karaosmanoğlu
*İstanbul'un İç Yüzü; Refik Halit Karay
*Mahşer; Peyami Safa
*Sözde Kızlar; Peyami Safa
*Sodom ve Gomore; Yakup Kadri Karaosmanoğlu
*Yalnız Dönüyorum; Şukufe Nihal
D ) ANADOLU'DA ÖĞRETMEN KONULU ROMANLAR
*Yeşil Gece; Reşat Nuri Güntekin
*Vurun Kahpeye; Halide Edip Adıvar
*Çalıkuşu; Reşat Nuri Güntekin
*Acımak; Reşat Nuri Güntekin
E ) ANADOLU'DA SUBAY KONULU ROMANLAR
*Ateşten Gömlek; Halide Edip Adıvar
*Yaban; Yakup Kadri Karaosmanoğlu
*Ankara; Yakup Kadri Karaosmanoğlu
F ) AŞK ROMANLARI
*Akşam Güneşi; Reşat Nuri Güntekin
*Şimşek; Peyami Safa
3) 1946- 2000 CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ROMANI
A) KIR ve KÖY SORUNSALINI KONU ALAN ROMANLAR
*Yılanların Öcü; Fakir Baykurt
*Onuncu Köy; Fakir Baykurt
*İnce Memed; Yaşar Kemal
*Binboğalar Efsanesi; Yaşar Kemal
*Ağrı Dağı Efsanesi; Yaşar Kemal
*Körduman; Kemal Tahir
*Yedi Çınar Yaylası; Kemal Tahir
*Köyün Kamburu; Kemal Tahir
*Rahmet Yolları Kesti; Kemal Tahir
*Kuyucaklı Yusuf; Sabahattin Ali
B) İŞÇİ SORUNSALINI KONU ALAN ROMANLAR
*Eskici Dükkânı; Orhan Kemal
*Gurbet Kuşları; Orhan Kemal
*Bir Filiz Vardı; Orhan Kemal
*Sevgili Arsız Ölüm; Latife Tekin
*Berci Kristin Çöp Masalları; Latife Tekin
C) BÜYÜK ŞEHİRDE AYDIN SORUNSALINI KONU ALAN ROMANLAR
*Tutunamayanlar; Oğuz Atay
*Huzur; Ahmet Hamdi Tanpınar
*Aylak Adam; Yusuf Atılgan
*Yalnızız; Peyami Safa
*Cüce; Leyla Erbil
D) UZAK TARİH DÖNEMECİNİ KONU ALAN ROMANLAR
*Devlet Ana; Kemal Tahir
*Osmancık; Tarık Buğra
*Bozkurtların Ölümü; Hüseyin Nihal Atsız
*Benim Adım Kırmızı; Orhan Pamuk
*Sessiz Ev; Orhan Pamuk
*Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri; Emine Işınsu
E) YAKIN TARİH DÖNEMECİNİ KONU ALAN ROMANLAR
*Dersaadet'te Sabah Ezanları; Attila İlhan
*Haco Hanım Vay; Attila İlhan
*Esir Şehrin İnsanları; Kemal Tahir
*Esir şehrin Mahpusu; Kemal Tahir
*Yol Ayrımı; Kemal Tahir
*Yorgun Savaşçı; Kemal Tahir
*Küçük Ağa; Tarık Buğra
*Yağmur Beklerken; Tarık Buğra
*Aynalı Dolaba İki Rovelver; Selim İleri
*Kaybolmuş Günler; Mustafa Miyasoğlu
*Güzel Ölüm; Mustafa Miyasoğlu
F) KÖYDEN KENTE GÖÇ SORUNSALINI KONU ALAN ROMANLAR
*Yürümek; Sevgi Soysal
*Fikrimin İnce Gülü; Adalet Ağaoğlu
*Schrödinger'in Kedisi; Alev Alatlı
*Sevgili Arsız Ölüm; Latife Tekin
G) DİL ve ANLATIMI ACEMİCE, ANLATIM BAĞLANTILARI BİRBİRİNDEN KOPUK ve ÇOK ZAYIF OLAN, PARAGRAF ve PARAGRAF BAĞLANTILARININ OLMAMASI CİDDİ OLARAK BİR TÜRKÇE BİLGİ EKSİKLİĞİNDEN KAYNAKLANAN, MESAJLARININ DA DİLİNDE, EDEBİ SANAT KULLANMAK İÇİN YAPILAN HATALAR ÇOKÇA BULUNAN ve GERİ BİR EDEBİ ZEVKLE OKUNAN, ROMAN SAYILAMAYACAK HİDAYET YAZILARI
*Huzur Sokağı; Şule Yüksel Şenler
*Minyeli Abdullah; Hekimoğlu İsmail
*Dallar Meyveye Durdu; Ahmet Günbay Yıldız
*Kendini Arayan Adam; Halit Ertuğrul

kaynak:edebiyatcıyız.blogcu.com

Hiç yorum yok: