ÜNİTE: 6 CANLILAR DÜNYASINI GEZELİM,TANIYALIM
KONU: MANTARLAR - MİKROSKOBİK CANLILAR
Mantarlar çok çeşitlidir. Ağaç altlarında gördüklerimiz şapkalı mantarlardır. Sebze ve meyvelerde çok sık rastladığımız küf mantarları da bir mantar türüdür.Hastalık yapan mantarlar olabildiği gibi yararlı mantarlar da vardır.
Mantarlar nemli yerlerde, çoğunlukla ormanlarda, çeşitli yiyeceklerin (ekmek gibi), meyve ve sebzelerin üzerinde yaşar.
Mantarlar bitki değildir. Birçok yönden bitkilerden ayrılır.
Şapkalı mantar:Ormanlarda, bahçelerde bulunur. Sap ve şapka olmak üzere iki kısımdan oluşur. İnce, ipliksi bir yapıya sahiptir. Sapın toprakla birleştiği yerden besinleri alır.
Şapkalı mantar:Ormanlarda, bahçelerde bulunur. Sap ve şapka olmak üzere iki kısımdan oluşur. İnce, ipliksi bir yapıya sahiptir. Sapın toprakla birleştiği yerden besinleri alır.
Küf Mantarları: Uzun süre açıkta bırakılan yiyecekler üzerinde hızla çoğalarak bir örtü oluştururlar. Küflü yiyeceklerin tadı ve kokusu değişir. Bu yiyecekleri yememeliyiz. Peynir küfünden penisilin adı verilen ilaç yapılır.
Maya Mantarları: Hamurun mayalanması ve peynir yapımında rol oynayan mantarlardır.
Bir miktar hamur mayasını ılık su ve şekerle karıştırdığımızda maya kabarmaya başlar. Çünkü şekeri besin olarak kullanan mantarlar hızla çoğalır. Bu sırada gaz kabarcıkları çıkar.
Maya mantarları uygun sıcaklık ve besin olan ortamlarda canlılık özelliği gösteri.Maya kuru iken yaşamsal faaliyetlerini sürdüremez.
Hastalık Yapan Mantarlar: Bebeklerin ağzında pamukçuk denilen hastalığın nedeni bir mantardır.El ve ayaklarda kaşıntı ile başlayıp çatlaklara ve kanamalara neden olan mantar hastalığına mantarlar sebep olur. Saçkıran hastalığında da mantarlar rol oynar.
Mantarların Yararları
Şapkalı mantarlar E vitamini açısından zengindir. Besin olarak kullanılır.
Ekmek ve pasta yapılırken hamurun mayalanmasını sağlar.
Peynir yapımında kullanılır.
Peynir küfünden penisilin denilen antibiyotik elde edilir.
Mantarların Zararları
Bazı şapkalı mantarlar insanların zehirlenmesine neden olur.
El ve ayaklarda kaşıntıya, saçkıran ve pamukçuk hastalıklarına neden olur.
Yiyeceklerin küflenmesine neden olur.
Buğday, mısır, asma gibi bitkilerde hastalıklara neden olur.
BİLGİ: İnsanlar gerekli besin (gübre) ve nemi sağlayarak şapkalı mantar üretirler. Bunlara kültür mantarı denir.Son yıllarda ülkemizde kültür mantarı üretiminde büyük bir artış vardır.
MİKROSKOBİK CANLILAR
Gözle görülmeyecek kadar küçüktürler. Yalnızca mikroskopta görülebilirler. Mantarlar gibi zararlı olanlarının yanında yararlı olanları da vardır.
Mikroskobik canlılar hava, su ve toprak gibi doğal ortamlarda, insan ve hayvan vücutlarında, besinlerde yani uygun sıcaklık ve besin olan her ortamda yaşarlar.
Canlı vücutları sıcaklık ve besin açısından mikroskobik canlılar için yaşamaya elverişli yerlerdir.Besinler de mikroskobik canlıların üremesi için uygun ortamlardır. Dışarıda bırakılan yiyeceklerde çoğalan mikroskobik canlılar besinlerin bozulmasına neden olur. Bu besinlerin kokuları ve görünümleri de bozuktur.
Deniz, göl ve okyanuslarda yaşayan bazı mikroskobik canlılar suyu oksijen bakımından zenginleştirir. Ayrıca buralarda yaşayan diğer canlılar için önemli bir besin kaynağı olur.
Hastalıklara Neden Olan Mikroskobik Canlılar
Mikroskobik canlılar çoğunlukla bulaşıcı hastalıklara neden olurlar.Verem, tifo, kolera, tetanoz hastalıkları ile boğazda bademciklerin şişmesi ile oluşan hastalık bu canlıların etkisiyle olur.
Bazı Mikroskobik Canlılar İnsanlar İçin Önemlidir
Üzüm suyundan sirke yapılması,
Sütten peynir elde edilmesi,
Sütün yoğurda dönüşmesi,
Bitki ve hayvan atıklarının çürüyerek toprağa karışması da mikroskobik canlılar sayesinde gerçekleşir.
Yoğurt Yapımı: Bir miktar ılık sütü birkaç kaşık yoğurt ile karıştırıp sıcak bir ortamda bekletirsek, sütün tümü yoğurda dönüşür.Yoğurdun içindeki mikroskobik canlılar sütü besin olarak kullanır ve sıcak ortamda hızla çoğalırlar. Böylece sütü yoğurda çevirirler.
Besinleri Uzun Süre Saklamak İçin
Besinleri mikroskobik canlıların zararlı etkilerinden korumak ve uzun süre saklamak için insanlar eskiden beri birçok yöntem uygulamaktadır.Bu yöntemler kurutma,tuzlama,konserve,dondurma ve pastörize etmektir.
Kurutma: Sebze ve meyvelerin içerdiği su buharlaştırılır. Susuz ortamlarda mikroskobik canlılar yaşayamadığı için bu yiyecekler uzun süre saklanır.
Tuzlama: Yiyecekler bol tuz dökülerek tuzlanır. Böylece yiyeceklerin bozulması önlenir.
Konserve : Yiyecekler yüksek sıcaklıklarda konserve hâline getirilir. Bu yolla yiyecekler teneke ve cam kavanozlarda aylarca saklanabilir.
Dondurma: Çok soğuk ortamlar mikroskobik canlılar için uygun bir yaşama ortamı değildir. Buzdolabı ve derin dondurucuların kullanılmaya başlanmasından sonra sebze ve meyveler dondurularak bozulmadan uzun süre saklanmaktadır.
Pastörize etme: Süt çok yüksek sıcaklıklarda ısıtılarak içindeki mikroskobik canlılar öldürülür. Bu yolla paketlenen sütler uzun süre dayanır ve daha sağlıklı olur.
YAŞADIĞIMIZ ÇEVRE
Her canlı, her ortamda yaşayamaz. Canlılar yaşamlarını sürdürebildikleri ortamlarda yaşarlar. Bir kutup ayısı soğuk ortamlarda, deve ise sıcak ortamlarda yaşar.
Canlılar, besin elde edebilecekleri, rahat büyüyebilecekleri ve çoğalabilecekleri ortamları yaşama alanı olarak seçer.
Canlılar yaşadıkları ortamlara uyum sağlamıştır..
Canlılar, besin elde edebilecekleri, rahat büyüyebilecekleri ve çoğalabilecekleri ortamları yaşama alanı olarak seçer.
Canlılar yaşadıkları ortamlara uyum sağlamıştır..
Kaktüs, çöl yaşantısına uyum sağlamıştır. Gövdesi su depolar. Terleme yoluyla su kaybını en aza indirmek için yaprakları diken şeklinde gelişmiştir.
Nilüfer çiçeği, suda yaşamını sürdürür. Geniş yaprakları, fazla suyu terleme yolu ile dışarı atar. Çam ağaçları gibi soğuk ortamlarda yaşayan bitkilerin ise iğne yaprakları vardır.
Nilüfer çiçeği, suda yaşamını sürdürür. Geniş yaprakları, fazla suyu terleme yolu ile dışarı atar. Çam ağaçları gibi soğuk ortamlarda yaşayan bitkilerin ise iğne yaprakları vardır.
Birçok ağaç ve çiçek, at, ayı, geyik, inek, kedi vb. hayvanlar karada yaşar. Bu canlılar kara yaşamına uyum sağlamıştır.
Balık, su yosunu, midye, balina, sünger gibi canlılar suda yaşar. Bu canlılar da suda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Balıklar solungaçlarıyla solunum yaparlar, vücutları pullarla kaplı ve kaygandır.
Kuğu, ördek, kurbağa gibi hayvanlar ise hem karada hem de suda yaşarlar. Bu canlıların ayakları suda hareket etmelerini sağlayacak şekilde perdelidir.
Mantarlar nemli yerlerde, ormanlarda yaşarken mikroskobik canlılar su, uygun sıcaklık, hava ve besin olan her ortamda yaşayabilir. Bu ortam su, kara ya da hava olabilir.
Bir canlı kendi yaşama ortamından alınıp farklı bir ortama konulduğunda uzun süre yaşayamaz. Bir kaplan suda yaşayamaz. Akciğerleri olan kaplan sudaki oksijeni kullanamaz. Geyik, antilop gibi hayvanları yiyerek beslendiği için suda beslenemez.
Solucanlar toprağın içinde yaşarlar.Yer yüzeyinde uzun süre kalamazlar. Çünkü yaşayabilmeleri için vücut yüzeylerinin nemli olması gerekir. Toprağın içi nemli olduğu için orada bitki ve hayvan artıklarını yiyerek yaşar.
Canlılar,yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için besinlerden sağladıkları enerjiye ihtiyaç duyarlar. Her canlının beslenme şekli aynı değildir.
Bitkiler, fotosentez yaparak kendi besinlerini kendileri yapar. Böylece yaşamaları için gerekli enerjiyi sağlar.
Hayvanlar, mantarlar ve mikroskobik canlılar besinlerini başka canlılardan sağlar.
Besin Zinciri |
Hayvanlar, mantarlar ve mikroskobik canlılar besinlerini başka canlılardan sağlar.
Tavşan havucu yer, tilki de tavşanı yer. Canlılar arasındaki bu şekildeki beslenme ilişkisine besin zinciri denir. Her canlı besin zincirinin bir halkasını oluşturur.
Besin zinciri kendi besinlerini üretebildikleri için bitkilerle başlar. ikinci halkada otla beslenen(otçul) bir hayvan yer alır. Diğer halkalarda ise etle beslenen (etçil) canlılar yer alır.
Besin zincirini oluşturan canlılardan birinin yok olması sonraki halkada yer alan canlının besinsiz kalması demektir. Verilen besin zincirinde çekirgeler yok olursa kertenkeleler besin bulmakta zorlanır.
Besin zinciri denizde de oluşur. Karides deniz bitkilerini, kalamar karidesi, penguen kalamarı, foklar da penguenleri yer.
Besin zinciri denizde de oluşur. Karides deniz bitkilerini, kalamar karidesi, penguen kalamarı, foklar da penguenleri yer.
Bitki yapraklarıyla beslenen kaplumbağayı kurt yer. Kurt öldüğünde akbabalara besin olur. Hayvan ölüleri bazı mikroskobik canlıların etkisiyle çürüyerek toprağa karışır.
Canlılar doğada birbirleriyle uyum içinde yaşarlar. Bazı canlılar insanların etkisiyle zarar görür. Bu canlıların zarar görmesi besin zincirindeki halkaların kopmasına, bazı canlıların neslinin tükenmesine neden olur.
Doğal Çevre
Doğada, canlı ve cansız birçok varlık vardır. Doğadaki cansız varlıklar olan hava, su, toprak, güneş canlıların yaşamını sürdürebilmeleri için gereklidir. Bu cansız varlıkların kirlenmesi, bozulması ya da canlıların bunlardan yararlanmalarının engellenmesi canlıların yaşamını tehlikeye sokar.
Canlı ve cansız varlıklar doğada uyum içindedir. Bu uyum insanların birtakım etkileri sonucu bozulur.
İnsanların Doğal Çevreye Etkileri
İnsanların yaşadıkları çevreye olumlu ya da olumsuz birçok etkileri vardır, insanlar çevreyi temiz tutarak, ağaç dikerek, çiçek yetiştirerek yaşadıkları çevreyi güzelleştirirler. Ancak çoğunlukla insan faaliyetleri doğal çevreye zarar verir.
Plastik ve naylon çöpler, piller doğayı kirletir, canlıların yaşam alanlarına zarar verir.
Ev yapmak, tarla açmak ve odun elde etmek için ağaç kesilerek ormanların tahrip edilmesi ormanda yaşayan canlılara zarar verir. Ormanların oksijen sağlayarak havanın temizlenmesi ve erozyonun önlenmesinde etkisi büyüktür.
Fabrika ve evlerin bacalarından çıkan dumanlar, egzoz gazları havadaki zehirli gazların artmasına neden olur. Bunun sonucunda hava kirliliği ortaya çıkar. Hava kirliliği insanların, bitki ve hayvanların yaşamını olumsuz etkiler. Ayrıca havada zehirli gazların artması iklimleri ve dünyanın sıcaklığını etkiler.
Deterjan gibi temizlik maddelerinin atık sularla akarsu, deniz ve göllere karışması bu ortamlarda yaşayan canlıların ölmesine neden olabilir.
Olumsuz Etkilerin Sonuçlan
İnsanların olumsuz etkileri sonucu ormanlar azalmakta, hava, su ve toprak kirlenmektedir. Hava, su ve toprak kirliliği, plansız kentleşme bitki örtüsünün azalmasına ve yok olmasına neden olmaktadır.Besin zincirinin ilk halkası bitkiler olduğuna göre bu durumdan önce otçul, sonra bu otçullarla beslenen hayvanlar ve insanlar zarar görür.
Bir hayvanın neslinin tükenmesi doğal dengenin bozulması demektir. İnsanların olumsuz etkileri sonucu ile aşırı ve bilinçsiz avlanma bazı hayvanların sayısının azalmasına ya da neslinin tükenmesine neden olmaktadır.
Geçmişte var olan ancak günümüzde yaşamayan birçok canlı vardır. Bu canlılar aşırı ve bilinçsiz avlanma sonucu yok olmuşlardır. Sadece Türkiye'de yaşayan Anadolu kaplanı artık görülmemektedir.
Geçmişte var olan ancak günümüzde yaşamayan birçok canlı vardır. Bu canlılar aşırı ve bilinçsiz avlanma sonucu yok olmuşlardır. Sadece Türkiye'de yaşayan Anadolu kaplanı artık görülmemektedir.
Yurdumuzda nesli tükenmeye yüz tutan bazı hayvanlar kelaynaklar, Akdeniz fokları, deniz kaplumbağaları, su samurları ve yaban koyunlarıdır.
Hayvanların soyunun tükenmesini önlemek için hayvanların yavrulama ve kuluçka dönemlerinde avlanma yasağı konulmuştur.Böylece yavruların ölmesi engellenmekte, hayvanların çoğalması sağlanmaktadır.
Hayvanların yanında bazı bitkilerin de nesli tükenmektedir. Yurdumuzda kardelen ve orkide çiçeklerinin sayısı aşırı otlatma ve aşırı kentleşme sonucu çok azalmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder