YAŞADIĞIMIZ ÇEVRE
Yaşam AlanlarıHer canlı, her ortamda yaşayamaz. Canlılar yaşamlarını sürdürebildikleri ortamlarda yaşarlar. Bir kutup ayısı soğuk ortamlarda, deve ise sıcak ortamlarda yaşar. Canlılar, besin elde edebilecekleri, rahat büyüyebilecekleri ve çoğalabilecekleri ortamları yaşama alanı olarak seçer.
Canlılar yaşadıkları ortamlara kolayca uyum sağlar.
Kaktüs, çöl yaşantısına uyum sağlamıştır. Gövdesi su depolar. Terleme yoluyla su kaybını en aza indirmek için yaprakları diken şeklinde gelişmiştir. Oysa suda yaşayan nilüfer çiçeğinin böyle bir önleme ihtiyacı yoktur. Geniş yaprakları, fazla suyu terleme yolu ile dışarı atar. Çam ağaçları gibi soğuk ortamlarda yaşayan bitkilerin ise iğne yaprakları vardır.
Birçok ağaç ve çiçek, at, ayı, geyik, inek, kedi vb. hayvanlar karada yaşar. Bu canlılar kara yaşamına uyum sağlamıştır.
Balık, su yosunu, midye, balina, sünger gibi canlılar suda yaşar. Bu canlılar da suda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Örneğin, balıklar solungaçlarıyla solunum yaparlar, vücutları pullarla kaplı ve kaygandır.
Kuğu, ördek, kurbağa gibi hayvanlar ise hem karada hem de suda yaşarlar. Bu canlıların ayakları suda hareket etmelerini sağlayacak şekilde perdelidir.
Mantarlar nemli yerlerde, ormanlarda yaşarken mikroskobik canlılar su, uygun sıcaklık, hava ve besin olan her ortamda yaşayabilir. Bu ortam su, kara ya da hava olabilir.
Bir canlı kendi yaşama ortamından alınıp farklı bir ortama konulduğunda uzun süre yaşayamaz. Bir kaplan suda yaşayamaz. Akciğerleri olan kaplan sudaki oksijeni kullanamaz. Geyik, antilop gibi hayvanları yiyerek beslendiği için suda beslenemez.
Toprağın içinde yaşayan solucanlar yer yüzeyinde uzun süre kalamaz. Çünkü yaşayabilmeleri için vücut yüzeylerinin nemli olması gerekir. Toprağın içi nemli olduğu için orada bitki ve hayvan artıklarını yiyerek yaşar.
Canlıların Beslenme İlişkisi
Canlılar, yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için besinlerden sağladıkları enerjiye ihtiyaç duyarlar. Her canlının beslenme şekli aynı değildir.Bitkiler, fotosentez yaparak kendi besinlerini kendileri yapar. Böylece yaşamaları için gerekli enerjiyi sağlar.
Hayvanlar, mantarlar ve mikroskobik canlılar besinlerini başka canlılardan sağlar.
Tavşan havucu yer, tilki de tavşanı yer. Canlılar arasındaki bu şekildeki beslenme ilişkisine besin zinciri denir. Her canlı besin zincirinin bir halkasını oluşturur.
Besin zinciri kendi besinlerini üretebildikleri için bitkilerle başlar. ikinci halkada otla beslenen(otçul) bir hayvan yer alır. Diğer halkalarda ise etle beslenen (etçil) canlılar yer alır.
Besin zincirini oluşturan canlılardan birinin yok olması sonraki halkada yer alan canlının besinsiz kalması demektir. Verilen besin zincirinde çekirgeler yok olursa kertenkeleler besin bulmakta zorlanır.
Besin zinciri denizde de oluşur. Karides deniz bitkilerini, kalamar karidesi, penguen kalamarı, foklar da penguenleri yer.
Bitki yapraklarıyla beslenen kaplumbağayı kurt yer. Kurt öldüğünde akbabalara besin olur. Hayvan ölüleri bazı mikroskobik canlıların etkisiyle çürüyerek toprağa karışır.
Canlılar doğada birbirleriyle uyum içinde yaşarlar. Bazı canlılar insanların etkisiyle zarar görür. Bu canlıların zarar görmesi besin zincirindeki halkaların kopmasına, bazı canlıların neslinin tükenmesine neden olur.
Doğal Çevre
Doğada, canlı ve cansız birçok varlık vardır. Doğadaki cansız varlıklar olan hava, su, toprak, güneş canlıların yaşamını sürdürebilmeleri için gereklidir. Bu cansız varlıkların kirlenmesi, bozulması ya da canlıların bunlardan yararlanmalarının engellenmesi canlıların yaşamını tehlikeye sokar.
Canlı ve cansız varlıklar doğada uyum içindedir. Bu uyum insanların birtakım etkileri sonucu bozulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder