ATATÜRK İLKELERİ
Türk milletini çağdaş uygarlıklar düzeyinin üzerine çıkarmak için yapılacak çalışmalarda ve yeniliklerde esas alınacak olan ilkelerdir.
CUMHURİYETÇİLİK
Cumhuriyet, halkın kendi kendisini yönetmesi ve devlet içinde karar verecek en yetkili ve son makam olarak milleti kabul etmektedir. Cumhuriyet rejiminde esas, yöneticilerin seçimle iş başına gelmeleridir.
Halkın kendini doğrudan doğruya yönetmesi demek olan demokrasi ise cumhuriyet rejiminin ulaştığı en ideal yönetim biçimidir.
Cumhuriyet yönetiminde millet adına karar verme yetkisi doğrudan millet tarafından seçilmiş olan meclise aittir. Cumhuriyetçilik; demokrasi ve cumhuriyet rejiminin korunması, geliştirilmesi ve benimsenmesi için yapılan tüm çalışmalardır.
UYARI:Cumhuriyetçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar
► TBMM'nin açılması
►1921 ve 1924 Anayasalarının yapılması
► Saltanatın kaldırılması
► Cumhuriyetin ilan edilmesi
► Siyasal partilerin kurulması
► Ordunun siyasetten ayrılması
► Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi
Cumhuriyetin Kazandırdıkları
Ø Ülkenin bir hanedan tarafından yönetilmesi uygulamasına son verilmiş, vatandaşlar devlet yönetimine eşit olarak katılma imkanı elde etmişlerdir.
Ø Temel hak ve özgürlükler devlet güvencesi altına alınmıştır.
Ø Herkesin kanun önünde eşitliği sağlanmış, kanunları uygulama görevi bağımsız mahkemelere verilmiştir.
Ø Düşünce özgürlüğü sağlanarak, vatandaşlara huzurlu bir hayat sürme olanağı tanınmıştır.
Ø Gelişmemize engel olan unsurlar ortadan kaldırılarak, çağdaş uygarlığa ulaşmayı sağlayacak bir ortam oluşturulmuştur.
Ø 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşına seçme ve halk oylamasına katılma hakkı ve sorumluluğu getirmiştir.
MİLLİYETÇİLİK
Ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve yüceltilmesi için diğer bireylerle birlikte çalışmaya bu çalışmayı ve bilinci diğer kuşaklara da yansıtmaya milliyetçilik denir.
Milliyetçiliğin en önemli unsuru millettir. Atatürk'e göre milliyetçilik, kendini aynı milletin üyeleri sayan kişilerin, o milleti yüceltme istekleridir. Milliyetçilik bir duygu işidir. Bir insan kökeni ne olursa olsun kendini hangi millete ait hissediyorsa o milletin kimliğini taşıyor demektir. Bu yüzden Atatürk ne mutlu Türk olana değil "Ne mutlu Türküm diyene" demiştir.
Atatürk'ün milliyetçilik ilkesi birleştirici ve bütünleştiricidir. Bu durumu güçlendiren unsurlar, milli eğitim, Misak-ı Milli, dil, tarih, kültür ve gaye birliği, milli kültür, Türklük şuuru ve manevi değerlerdir.
Uyarı: Milliyetçilik ilkesi doğrultusunda,
* Kapitülasyonların kaldırılması
* Kabotaj Kanunu'nun çıkarılması
* Türk Tarih Kurumu'nun kurulması
* Türk Dil Kurumu'nun kurulması
* Yabancı okulların ayrıcalıklarının kaldırılarak Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanması
* Yabancı okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.
HALKÇILIK
Bir milleti oluşturan, çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanlarahalk denir.
Halkçılık, milletin çıkarına ve yararına bir siyaset izlenmesi, halkın kendi kendini yönetmeye alıştırılmasıdır. Halkçılıkta belli bir grup, kişi ya da sınıf üstünlüğü yoktur. Toplumu oluşturan bütün vatandaşlar ülkesine ve devletine karşı hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Herkes devlet imkânlarından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Kanunlar önünde herkes eşittir.
Uyarı: Halkçılık ilkesi doğrultusunda,
* Cumhuriyetin ilanıyla egemenliğin doğrudan halka verilmesi
* Hukuk birliğinin gerçekleştirilmesiyle kanunlar karşısında eşitliğin sağlanması
* Azınlıkların Türk vatandaşı kabul edilerek ayrıcalıklarının sona erdirilmesi ve toplumda eşitliğin sağlanması
* Soyadı Kanunu'nun yanı sıra çıkarılan bir kanunla "ağa, hacı, hoca, hafız, molla, bey" gibi ayrıcalık belirten unvanların kaldırılması
* Medeni Kanun'un kabul edilmesiyle sosyal ve ekonomik alanlarda kadın - erkek eşitliğinin sağlanması
* Sosyal devlet niteliğinin benimsenmesi
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.
NOT: Halkçılık ilkesi, hem cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik ilkelerinin doğal sonucudur.
DEVLETÇİLİK
Devletçilik, temel anlamıyla devletin ekonomik hayatın içine girmesidir. Devletçilik bir ekonomi siyasetidir. Atatürk'ün devletçilik anlayışı komünizmden farklıdır.
Atatürk'ün devletçilik anlayışında devlet ekonominin içinde yer almakla birlikte özel teşebbüsün önünde engel değildir. Sermayesi olan vatandaşlar birkaç alan dışında diledikleri biçimde üretime katılabilirler.
Devletçilik ilkesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra özel teşebbüs desteklenerek liberal bir ekonomi kurulmak istenmişti, ancak sermaye yetersizliği, makine ve yedek parça sorunu, teknik eleman azlığı gibi nedenlerden dolayı özel teşebbüs başarısız oldu. Bu durumda devlet ekonomik hayata müdahale etmek zorunda kaldı.
1933'ten itibaren I. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile devlet ekonomik hayatın içinde yoğun bir şekilde yer almaya başladı. Kısa zamanda devlet eliyle büyük sanayi tesisleri kuruldu. Devlet tarafından dokuma ve şeker fabrikalarının yanında Karabük Demir Çelik Fabrikası gibi dev sanayi tesisleri oluşturuldu.
1939'da II. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı. Ancak II. Dünya Savaşı çıktığından uygulanamadı.
Uyarı: Devletçilik ilkesi doğrultusunda,
* Beş Yıllık Sanayi Planları yapılması ve bu planlar doğrultusunda dokuma, maden, selüloz, seramik ve kimya gibi sanayi kollarında fabrika ve işletmeler kurulması
Sanayi yatırımlarını desteklemek için Sümerbank ve Etibank’ın kurulması
Eğitim,sağlık,kültür ve sanat alanlarında yatırımların yapılması
* Faiz oranlarının ve temel tüketim mallarının fiyatlarının devlet tarafından belirlenmesi
* Devlet bankalarının ve Merkez Bankası’nın kurulması
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.
Devletçilik, halkçılık ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Ekonomik kalkınmada bölgeler arası farklılıkların giderilmesinde önemli rol oynamıştır.
LAİKLİK
Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır. Kısaca din işleri ile devlet işlerinin ayrı yürütülmesidir.
Laiklik ilkesinde temel hedef, inanç özgürlüğü sağlanmasıdır. Herkes istediği inanca sahip olabilir ve bu inancın gereklerini yapabilir.
Atatürk'e göre dine saygı, inanan kişinin haklar saygının bir sonucudur. Atatürk dine karşı olmadığı gibi, gerçek dindara da karşı değildir. O, dinin çıkarlar için kullanılmasına karşı çıkmıştır. Atatürk, "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkan yoktur. Din vardır, lazımdır. Temeli sağlam bir dinimiz vardır." diyerek dinin hayatımızdaki yerini belirtmiştir.
Uyarı: Laiklik ilkesi doğrultusunda,
* Saltanatın kaldırılması
* Halifeliğin kaldırılması
* Tevhid-i Tedrisat (eğitim - öğretimin birleştirilmesi) Kanunu'nun çıkarılması
* Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
* İbadet yerleri dışında dinsel kıyafet, sembol ve işaretlerle dolaşılmasının yasaklanması
* Medeni Kanun'un kabul edilmesi
* Ekonomi, hukuk, eğitim ve sosyal yaşam gibi her alanda dinden kaynaklanan uygulamalara son verilmesi
* 1928de anayasadan, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dini İslâm'dır."maddesinin çıkarılması
* 1937'de anayasaya Türk Devleti'nin laik olduğu ifadesinin eklenmesi
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.
İNKILAPÇILIK
İnkılap, bir toplumun önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirme atılımıdır. Atatürk inkılabı, "Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseler koymuş olmaktır." şeklinde tanımlamıştır.
İnkılapçılık, Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda daima ileriye, çağdaş uygarlığa yönelmektir.
Atatürk'ün inkılap anlayışı eskiyi kaldırıp yerine yeni ve güzel olanı koymak olmakla birlikte, milli kültürün geliştirilmesi de Atatürkçülüğün özünü oluşturmaktadır. Atatürk bu konuda, "Biz, batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz." diyerek milli kültürün de geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Uyarı: Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik veinkılapçılık olarak bilinen Atatürk ilkeleri, 10 Mayıs 1931'de yapılan Cumhuriyet Halk Fırkası kurultayında Atatürk tarafından açıklanmıştır. Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatmayı, Türk milletini yüceltmeyi amaçlayan bir düşüncenin programıdır.
1937 yılında anayasaya eklenen Atatürk ilkeleri, 1961 ve 1982 yıllarında hazırlanan anayasalarda da anlam ve içerik yönüyle yer almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder