19 Ekim 2009 Pazartesi

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA ATATÜRK’E BİRLİKTE SAVAŞANLARA VE ÇOCUKLARINA

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA
ATATÜRK’E BİRLİKTE SAVAŞANLARA VE ÇOCUKLARINA



Edirne’den Ardahan’a kadar

Bir toprak uzanır,

Boz kanatlı üveyikler üstünden uçar

Ardahan’dan Edirne’ye

Edirne’den Ardahan’a kadar.



Kop dağı’nda akar bir çeşme var

Serçe parmak kalınlığında suyu

Haram etmiş gece gündüz uykuyu

Akar da akar.



Samsun’un evleri denize bakar

Sokakları yosun içinde.

Çaparlar, takalar, mavnalar

Bilyalar gibi suyun yüzünde

Bir iner bir kalkar.



İstanbul’dan bir yar sevdim

Adamı günaha sokar.



Savaştepe köprüsünden geçen trenler

Sel olur İzmir’e akar,

İzmir’in denizi kız, kızı deniz

Sokakları hem kız, hem deniz kokar.



Güneyde mis kokulu bir ağaç

Yuvarlak yaprakları ince,

Yaz gelip de güneş vurunca

Dallarından bal akar.



Bu toprak bizim yurdumuzdur;

Deli gönül yücesine çıkar.

Bir üveyik olur ,uçar gider

Ardahan’dan Edirne’ye

Edirne’den Ardahan’a kadar.



Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamıştı

II

Yaylılar gelip geçiyordu güneyden,

Örtük kara perdeler sallanıyordu,

Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen,

Milletin yüreği kan ağlıyordu.



Askerler gelip geçiyordu güneyden,

Yaralı, hasta,yorgun askerler.

Akşam olmuştu, yurda toplanıyordu

Sağ kalan yiğitler birer birer.



Analar haber soruyordu güneyden

Tarlalar kadar, ırmaklar kadar durgun analar,

Örtük kara perdeler sallanıyordu

Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen



Ama kalanlar anayurtta toplanıyordu.



III

Gökyüzünde kara kara bulutlar

Başımıza nerden geldiniz!

Bizler konukseveriz ama

Düşmanları sevmeyiz.



Gökyüzünde kara kara bulutlar!

Harmanlar çürüdü yüzünden!

Sizinle görecek işimiz yok

Gidin üstümüzden!



Mavi değil artık denizlerimiz!

Tarlalar sürülmez oldu!

Sütü kesildi davarların!

Öksüz kaldı bebelerimiz!



Gökyüzünde kara kara bulutlar

Hayın mı hayın!

Bir gün gelir hesabını sorarız

Buralarda durmayın.



Ne bulutlar gitti, ne göklerden bir haber geldi.

Bu seferde padişahlara seslendi.



IV

Biz yoksul bir milletiz

Gözlerimizde solgun ışıklar yanar.

Nasılsa yenilmişiz bir kere

Ama uzun sürmez o kadar!



Bir yüce umutları umut etmişiz kendimize

Gerdeğe girmedik kızlar, tüy gibi çocuklar,

Yiğitler, ihtiyarlar,

Bu toprak için yaşıyoruz!

Yol verin bize!



Bu toprak bizim yurdumuzdur!

Deli gönül yücesine çıkar!

Bir üveyik olur uçar gider.

Ardahan’dan Edirne’ye

Edirne’den Ardahan’a kadar.





Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi.
Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.
Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı.

V

Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan!
Savaş girer gibi yetiş bize!
Yetiş bize, çöllerde bile olsan!
İnanç doldur, güç doldur içimize!

Bin kere yurdumuzu kurtaran!
Bir görseydin ağlardın hâlimize!

Kuşun kanadında türküler
Kemal Paşanın gönlüne vardı,
Cevabından önce kendi geldi.

VI

Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı
Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,
Selâm durdu tayfası

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.

Selâm vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadenizin hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi.
Erzurum’a kadar.

Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde

VII

Bir selâm gibi gitti Erzurum’a,
Bin selâm gibi geldi Sivas’a Erzurum’dan.
Dağlar alçaldı yol vermeğe,
Temizlendi ılkımından karından.

Analar bacılar yola döküldü,
Cephane taşıdı arkasından.
Irmaklar suyundan faydalattı,
Ağaçlar daldasından.

Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş savaşından.







VIII

Biz biliriz bizim işlerimizi

İşimiz kimseden sorulmamıştır.

Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle

Başımız bir kere eğilmemiştir.



Kuzumuz var, yaylalarda meleşir,

Çeşmemiz var, gece gündüz söyleşir.

Yazımız var, pehlivanlar güreşir,

Bu toprağa kimse girememiştir.



Davranı da deli gönül davranı!

Kemal Paşa dinlemiyor fermanı!

Anası, bacası, kızı kızanı

Bizim gibi millet görülmemiştir.

İnönü’de iki kılıç gibiydik düşmanla biz.



XI

İnönü’de iki kılıç karşı karşıya

Aşk olsun birinciye su veren kılıççıya!



İnönü’de iki kılıç karşı karşıya

Aşk olsun birincinin yapıldığı çarşıya!



Birinci kılıca su veren usta

Hakkı, yiğitliği, sevgiyi

Bu kılıcın kabzasına işlemiş tek nakışta.



Birinci kılıçla dövüşen yiğit vur ki!

Anandan emdiğin süt helal ola!



Birinci kılıçla dövüşen yiğit vur ki!

Gelinler, çocuklar ağlamaya!



Birinci kılıçla dövüşen yiğit vur ki!

Önü al önlüklü yüzü peçeli

Hanım kızlar nişansız kalmaya!



Vur ki anam babam, vur ki kardaşım!

Hayın düşman yurdumuza almaya!



X

Bizim süvarimiz amma da ata biner!

Ayağı yere değer, başı göğe değer.



Bizim piyademiz yola yeğin gider

Bastığında toprağı ezer!



Bizim topçumuz narası hay babam hay!

Gülleden beter.



Sağdıçlarım! Sizin gibi yiğitleri oldukça

Bu millet yaşar.



Düşman koymuş meydanları kaçıyordu.



XI

Kattı Kemal Paşanın ordusu düşmanı uğruna
Pişman eti anasından doğduğuna.
Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,
Veryansın etti topçu,
Veryansın etti piyadeler.


Kattı Kemal Paşanın ordusu sürdü gitti,
Yetiştikçe vurdu düşmana.
Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana
On beş günde İzmiri dar buldu,
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.

Kaçtı gemiler.
Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,
Ahmetler, Bekirler, Aliler,
Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordon boyuna
Ta yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.

Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa!
Atının teri kurumadan
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.





XII

Sana borçluyuz ta derinden!
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın,
Hasta, yorgun düşmüştük,
Yaralarımızı iyice sardın.



Yiğittin, inanç doluydun yapıcıydın,
Sanatkârdın, denizler kadar engin;
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin.



Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış;
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış.



Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden;
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
"Öğün, çalış, güven!"



Sana borçluyuz ta derinden!
Işığısın bu yurdun.
Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize,
Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun.



Hürriyeti sen yaydın içimize,
Halkçıyız dedin halk içinden,
İnançta hür yetiştirdin bizi,
Borçluyuz sana ta derinden!


Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,
Bu milleti temiz ellerin.
Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemallerin!


XIII

Davullar zurnalar dövende

Biz seni hatırlarız.



Binip trene gezende

Biz seni hatırlarız.



Önce adını öğrenir çocuklarımız

Eli kalem tutup yazanda.



Binler yaşa, yurdumuza hizmeti büyük!

Kemal Paşa! Ölümsüz insan! Şanlı Atatürk!

Hiç yorum yok: