5 Ocak 2014 Pazar

Selçuklu Devleti'nden kalan tarihi eserler hangileridir?


Anadolu Selçukluları ve beylikler döneminde Anadolu’da benzeri görülmemiş sanatsal canlılık yaşanmıştır. Türkiye Selçukluları ve beylikler uzun süre ihmale uğrayan Anadolu’yu imar ederek bayındır hale getirmişlerdir. Türkiye’deki sanatsal faaliyetlerin temeli daha öncesi Türk – İslam devletlerinin sanat eserlerine benzemektedir. Eski gelişmelerden de yararlanan Türkiye Selçukluları Türk sanatını geliştirmişlerdir.
Beylikler döneminde hakimiyetin beyler arasında paylaşılması, Türk sanatını olumlu yönde etkilemiştir. Anadolu’nun farklı yerlerinde kurulan beylikler, bulundukları yerleri imar ederek mimari eserlerle donatmışlardır. Selçuklular ve beylikler döneminden kalan mimari eserlere kısaca değineceğiz.
Camiler
Anadolu’da Türklerin ilk mimari eserleri camilerdir. Bu camiler genellikle çok sütunludur. Önemli camilere, Konya ve Niğde’deki Alaeddin Camileri, Sivas ve Malatya’daki Ulu Camiler, Saltuklular Dönemi’nden kalan Ulu Camii, Mengüceklerden Divriği Ulu Camii, Kayseri Ulu Camii, Artuklulardan Mardin’de kalan Ulu Camii örnek olarak gösterilebilir. Camilerde taş ve tuğla kullanılmıştır. Ayrıca ağaç direkler üzerine yapılmış ahşap camilere rastlanmıştır.
Mescitler
Mescit minberi olmayan küçük camilerdir. Tek kubbeli Selçuklu mescitleri yanında düz çatılı mescitler de vardır. Mescitlere Konya’daki Küçük Karatay, Taş ve Sırçalı Mescitler, Harput’ta Alaca Mescit, Çankırı’da Taş Mescit örnek olarak gösterilebilir.
Medreseler
Türk – İslam devletlerinde medreseler bilim ve düşünce hayatının merkezi olmuştur. Anadolu’da şehirlerin gelişmesine paralel olarak medrese sayısı da artmıştır. Türkler adına ilk medrese, Danişmentoğulları tarafından Tokat ve Niksar’da yaptırılan Yağıbasan Medreseleridir.
Günümüze kadar ulaşan Selçuklu medreseleri şunlardır: Sırçalı Medrese, Amasya Gök Medrese, Konya’da Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Sivas’ta Gök Medrese, Şifaiye, Buruciye, Erzurum’da Çifte Minareli Medrese, Kayseri’de Hunat Hatun Medresesi, Kırşehir’de Caca Bey Medresesi.
Ayrıca Selçuklu eserlerini Anadolu’ya yayan beylikler döneminden Eğirdir Dündar Bey Medresesi, Niğde Ak Medrese, Karaman’da Hatuniye ve Kastamonu Köşk Medreseleri kalmıştır.
Türbeler ve Kümbetler
Dört duvarının üzeri kubbe ile örtülü yapılara türbe, silindirik, çokgen gövdeli, konik veya piramit çatılı olanlara kümbet denir. Temeli Türkmen çadırına dayanan kümbetlerin Anadolu’da değişik tarzda örneklerine rastlanmaktadır.
12. ve 13. yüzyıllarda Danişmentli, Mengücekli, Saltuklu, Artuklu ve Anadolu Selçuklu hakimiyet alanlarında görülen en önemli türbe ve kümbetler şunlardır:
Divriği’deki Sitte Melik, Erzurum’daki Emir Saltuk, Kayseri’deki Melik Danişment Gazi, Erzincan Tercan’daki Mama Hatun kümbetleri sayılabilir. Bunların dışında Konya’da II.Kılıç Arslan Kümbeti, Kayseri’de Döner Kümbet, Kırşehir’de Caca Bey Kümbeti, Ahlat’ta Ulu Kümbet, Niğde’de Hüdavend Hatun Kümbeti, Anadolu Selçukluları dönemine ait kümbetler sayılabilir.
Külliyeler
Külliye, camiyle birlikte kurulan medrese, kütüphane, imaret, hastahane ve hamam gibi yapıların bütünüdür. İlk Selçuklu külliyesi Kayseri’deki Hunat Hatun Külliyesi’dir. Külliye, cami, medrese, kümbet ve hamamdan ibarettir. Malzeme olarak taşın kullanıldığı bu külliye, Alaeddin Keykubat’ın eşi Mahperi Hatun tarafından yaptırılmıştır. Selçuklulara ait bir başka külliye ise, Kayseri’deki Hacı Kılıç Külliyesi’dir. Bu külliye, cami ve medreseden oluşmuştur. Anadolu’nun en eski külliyesi olan Divriği Külliyesi Mengücekliler tarafından yaptırılmıştır. Bu eser cami, darüşşifa ve türbeden oluşmaktadır. Yine Anadolu Selçuklularına ait Konya’da Sahip Ata külliyesi cami, dergah ve hamamdan meydana gelmiştir.
Tekke ve Zaviyeler
Tekke ve zaviyeler de dini mimari ile ilgili eserler arasında yer almaktadır. 13. yüzyıla ait önemli dini yapılar arasında, Konya’da Sırçalı Sultan Miskinler Tekkesi, Sahip Ata Hankahı ile Tokat’ta Sümbül Baba ve Hilavet Gazi zaviyeleri bulunmaktadır.
Köşkler ve Saraylar
Anadolu Selçukluları ve beylikler dönemine ait köşk ve saraylardan pek çoğu günümüze kadar gelememişlerdir. I.Alaeddin Keykubat’ın Kayseri yakınındaki Kubadiye ve Beyşehir Gölü’nün güney batı kıyısındaki Kubadabat adlı yazlık sarayları ile kışlık olan Alaiye Sarayı’nın sadece yazılı belgelerdeki tasvirleri günümüze kadar gelebilmiştir. Kayseri yakınında Haydar Bey Köşkü ve Hızır İlyas Köşkleri günümüze kadar gelebilen sivil mimari örneklerindendir.
Kervansaraylar
Anadolu Selçukluları, ticarette can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla işlek yollar üzerinde kervansaray zincirleri oluşturmuşlardır. Kervansarayların yapı tekniği ve gördüğü hizmet bakımından dünyada bir benzeri bulunmamaktadır. Kervansaraylarda ticaret kervanları misafir edilir ve üç gün boyunca ücretsiz yemek verilirdi. Kervansaraylarda her milletten ve dinden insanlar ağırlanırdı.
Anadolu’da ilk kervansaray II.Kılıç Arslan zamanında tamamlanan Aksaray – Kayseri yolu üzerindeki Alay Han’dır. Antalya – Isparta yolu üzerindeki Evdir Han, I.İzzettin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Konya – Aksaray yolu üzerindeki Sultan Hanı ile Kayseri – Sivas yolu üzerindeki Sultan Hanı dönemin en büyük iki kervansarayıdır. Bunlar dışında Alara Han, İncir ve Kırkgöz Hanları, Şarapsa Han, İshaklı Han, Hekim Han ve Ak Han diğer önemli hanlardır.
Darüşşifalar
Darüşşifalar günümüzün hastahaneleridir. Anadolu Selçukluları ve beylikler döneminde hemen hemen her şehirde hastahaneler kurulmuştur. Hasta, yetim ve fakirler için açılan darüşşifalar aynı zamanda tıp öğretiminin yapıldığı kurumlardı. Bu hastahaneler arasında en ünlüsü 1205 yılında yaptırılan Kayseri Gevher Nesibe Hatun darüşşifasıdır. Aksaray’da Alaeddin Keykubat, Divriği’de Turan Melek, Amasya’da Torumtay, Tokat’ta Muineddin Pervane dönemin meşhur hastahaneleridir.
Çini Sanatı
Türkistan’da gelişen çini sanatı Anadolu’da Selçuklularla beraber olgunlaşmaya başlamıştır. Mimaride yüzeyleri süslemek için kullanılan bir yüzü sırlı pişmiş toprak levhalara çini denir.
Moğol istilasının etkisiyle Anadolu’ya gelen Türkmenler arasında çok sayıda çini ustası bulunuyordu. Selçuklu çinileri, desenlerindeki ustalığı ve zenginliği ile dikkati çekmektedir. Bu süsleme sanatı, binaların iç ve dış yüzeylerinde başarıyla uygulandı. Kuş, balık figürleri, bitki desenleri ve yıldız geometrik motifler en çok kullanılan süsleme desenleriydi.
Selçuklular iç süslemede mükemmelliği çinicilikte yakalamışlardır. Konya Sırçalı Medrese ile Karatay Medresesi’nde çini sanatının en güzel örnekleri verilmiştir.
Yukarıda anlatılan sanatsal faaliyetlerin dışında Anadolu’da resim, minyatür, heykeltraşlık, hat, tezhip, dokumacılık, ağaç işlemeciliği gibi alanlarda da gelişmeler olmuştur. Malazgirt Savaşı ile başlayan yeni bir vatan kurma çabası, olağanüstü siyasi başarıların yanında kültür ve sanat alanlarında gerçekleştirilen büyük atılımlarla da desteklenmiştir. Anadolu Türk beylikleri, 13. ve 14. yüzyıllarda Selçuklu sanatını devralarak bu alanda Osmanlılara zengin bir miras bırakmışlardır.
Kaynak.Selçuklu tarihi

2 yorum:

Adsız dedi ki...

HİÇ Mİ HİÇ GÜZEL BİR ŞEY DEĞİLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLL

Adsız dedi ki...

İdare eder