16 Ocak 2014 Perşembe

Hacivat ile Karagöz skeçleri

AĞAÇ SEVGİSİ

HACİVAT - (Şarkı söyleyerek gelir.)
Bahar oldu beyim evde durulmaz, Bu mevsimde çemenzare doyulmaz. Gezer bülbül gibi gönlüm yorulmaz, Bu mevsimde çemenzare doyulmaz.
(Perde gazelini okur.)
Hây Hak!...
Ne güzeldir bol bol gülmek. Sevgi demek, sağlık demek, Herkesi güldürmek için, Veririz nice yıl emek.
Güldürmeyi biliriz, Severiz ve seviliriz. Nerde kurulursa perde, Hemen karşınıza geliriz.
Efendim, yediden - yetmiş yediye hepiniz, gösterimize hoşgeldiniz! Aydınlık bakışlarınızla güzellikler getirdiniz! Derim ki iyi arkadaşlar bulunuz! Dilerim ki, iki yüzlüŞeytan'dan uzak durunuz! Büyüklerimiz ne demişler?
KARAGÖZ - (Pencereden görünüp - çekilerek) Kedinin burnunu yemişler!
HACİVAT - Evet efendim, büyüklerimiz demişler ki:
İyi arkadaş bulursan alırsın mertebe, Kötü arkadaşa kalırsan dönersin merkebe!
Yani, iyi arkadaş insanı iyi yola, kötü arkadaş ise kötü yola götürür. Biliyorum, hepinizin iyi arkadaşları, güzel arkadaşları var. Biliyorsunuz benim de bir arkadaşım var. Hele bir gelip benimle konuşsa, aman efendim sizi nasıl güldürür, nasıl güldürür.
KARAGÖZ - (Pencereden görünüp çekilerek) Şu çürük elma suratlı Hacivat’ta, sabah akşam kapıma geldikçe beni nasıl sinirden öldürür, nasıl öldürür.
HACİVAT - Çok sevgili arkadaşımın kapısına gelmişken hele bir sesleneyim. (Seslenir.) Karagöz, Karagöz!...
KARAGÖZ - (Pencereden) Yine mi geldin kapıma Kargagöz?
HACİVAT - Karagöz'üm demek penceredesin?
KARAGÖZ -- Hay hay, tenceredeyim! Karnın mı acıktı? Beni mî yiyeceksin?
HACİVAT -- Efendim saçmalamayı bırak! Yani, "Pencerenin yanında boş oturuyor musun?"di-yorum.
KARAGÖZ - Öyle söylesene! Boş oturmuyorum Hacı Cavcav!
HACİVAT -Aferin Karagöz'üm, nasıl oturuyorsun?
KARAGÖZ - Nasıl olacak, kucağımda kedi ile oturuyorum.
HACİVAT - Canım yine anlayamadın! Evde oturduğuna göre yine işsiz mi kaldın demek istiyorum.
KARAGÖZ - Söylediğini şimdi anladım ama, dişsiz kalmadım.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil, yani işin yok mu?
KARAGÖZ - Olmaz olur mu...
HACİVAT - Aferin Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav! Tam otuz tane dişim var.
HACİVAT - Hay otuz dişin burnuna girsin e mi? Beni yine sinirlendirmeye başladın. Demek istiyorum ki, bir yerde çalışıyor musun?
KARAGÖZ - Köftehor, öyle söylesene! Çalışıyorum da dinlenmek için eve gelip pencerenin yanına oturdum.
HACİVAT - Aferin Karagöz'üm, memnun oldum!
KARAGÖZ - Nerede memur oldun?...
HACİVAT - Memur değil, memnun oldum. Yani çalıştığın için sevindim.
KARAGÖZ - İyi yaptın Hacı Cavcav!.
HACİVAT - Pekâlâ, ne işi yapıyorsun bakalım?
KARAGÖZ - Ne işi olacak, ağaç işi yapıyorum.
HACİVAT - Efendim ağaç işi ne demek? Ağaçları taşıyor musun?
KARAGÖZ - Hay hay, elime sopa alıp ağaçları kaşıyorum.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Ağaç kaşınır mı? Ağaç mı taşıyorsun diye soruyorum?
KARAGÖZ - Hay hay, ağaç taşlıyorum.
HACİVAT ~ Canım şakayı bırak!... O hâlde ağaç kesiyorsun?
KARAGÖZ - Köftehor hiç ağaç keser miyim. Ellerim kırılır.
HACİVAT -Aferin Karagöz'üm! Demek sende de ağaç sevgisi var.
KARAGÖZ - Ağaç sergisi değil, ağaç kalabalığı var.
HACİVAT - Hah hah hah, beni yine güldürdün! Ona ağaç kalabalığı değil, orman denir.
KARAGÖZ ~ Hay hay, orman denir.
HACİVAT - Ağaç sevgin güzel, ormanda çalışman güzel de ne iş yaptığını hâlâ anlayamadım Karagöz'üm?
KARAGÖZ - (Hacivat'ın karşısına gelir.) Pataklarım ha, ormanda çalıştığımı da kim söyledi?
HACİVAT - Canım ne iş yaptığını açıkça söylemiyorsun, bende yanlış anlıyorum.
KARAGÖZ - Ormanda çalışacağım.
HACİVAT - Yani çalışmağa başlamadın mı?
KARAGÖZ - Çalışmağa başladım ama, orman daha orman olmadı.
HACİVAT - Allah Allah, ne demek o?...
KARAGÖZ - Yani ben çalıştıktan sonra ağaçlar orman olacak Hacı Cavcav!
HACİVAT - Şimdi anladım Karagöz'üm! Demek; ağaçları dikiyorsun?
KARAGÖZ - Hay hay, yanıma iğne - iplik alıp ağaçların söküklerini dikiyorum.
HACİVAT - Efendim öyle değil, yani kazma kürekle çukur açıyorsun...
KARAGÖZ -Âmin!...
HACİVAT - Sonra çukura ağacı gömüyorsun!
KARAGÖZ - Ağacı gömüp bir de mezar taşı dikiyorum.
HACİVAT - Hah hah hah, şaka yapmadan da konuşamazsın... Yani ağacın kökünüçukura sokup toprakla dolduruyorsun. Aman ne kadar güzel bir çalışma Karagöz'üm! Diktiğin bu ağaçlar büyüyünce orman olacak, havamızı temizleyecek, yeşillenecek, dallarında kuşlar ötüşecek...
KARAGÖZ - Biz de ailece gelip otururuz. Canlı Karagöz oynarız.
HACİVAT - Efendim yemekler yeriz!
KARAGÖZ - Hay hay... Yemekleri siz getirirsiniz! Ben de yemekten sonra uyurum.
HACİVAT - Ne güzel olur Karagöz'üm! Yakınımızda orman da yok... Ağaç diken ellerin dert görmesin!
KARAGÖZ - Sağolasın Hacı Cavcav!
HACİVAT - Pekâlâ ormanın bir adı da var mı?
KARAGÖZ - Köftehor, isimsiz orman olur mu? Karagöz ormanı...
HACİVAT - Efendim çok güzel... Ağaçların gölgesinde oturanlar sana dua ederler. Oturdukça ismini tekrar hatırlarlar.
KARAGÖZ - Ayakta duranlar ismimi unutacak mı Hacı Cavcav?
HACİVATı- Olur mu, herkes ismini güzellikle konuşacak... Ağaç dikimi için ne kadar para alıyorsun?
KARAGÖZ - Hiç para almıyorum.
HACİVAT -Allah Allah... Demek ki ağacı dikiminden para almayacak kadar çok seviyorsun'! Karagöz'üm!
KARAGÖZ - Köftehor ağaç sevilmez mi?
HACİVAT - Aferin!... Pekâlâ, bu ormanda meşe var mı?
KARAGÖZ -- Hay hay, bu ormanda neşe var.
HACİVAT - Efendim neşe değil, meşe ağacı... Peki ağaçların arasında çam var mı?
KARAGÖZ - Benimie alay mı ediyorsun? Ağaçların arasında cam da olur, teneke de... Pikniği gelenlerçöplerini bırakmasınlar.
HACİVAT - Efendim ben onu sormuyorum? Yani Karagöz ormanında çam ağacı da diktin mi?
KARAGÖZ - Köftehor, öyle söylese ne... Bu ormanda meyva vermeyecek ağaç yok Hacı Cavcav!
HACİVAT - Şimdi anladım Karagöz'üm! Demek ki diktiğin ağaçlar büyüyünce çeşit çeşit meyva olacak...
KARAGÖZ - Hay hay... Meyva ormanı olacak Hacı Cavcav!
HACİVAT - Efendim ona meyva ormanı değil, meyva bahçesi denir. Pekâlâ, bu Karagöz meyva bahçesine kirazla kayısı da diktin mi?
KARAGÖZ - Kirazın yarısını dikmedim, hepsini diktim.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Peki muşmula?...
KARAGÖZ - Pataklarım ha, muşmula sensin!
HACİVAT - Canım yanlış anlıyorsun! Yani muşmula ağacı da diktin mi?
KARAGÖZ - Hay hay, onu da diktim ama sonra söktüm.
HACİVAT - Canım yeni dikilmiş ağaç hemen sökülür mü?
KAIRAGÖZ - Köftehor, sökülmez olur mu? Ceviz ağacı kaldı, dikecek yer kalmadı. Ben de muşmulayısöküp cevizi diktim.
HACİVAT - Eeee, sonra Karagöz'üm? Muşmula fidanı ne oldu? Attın mı?
KARAGÖZ - Atar mıyım? Bu sefer de cevizi söküp muşmulayı diktim.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Sonra ne oldu?
KARAGÖZ - Baktım ki ne yapsam bir tanesi atlı yor, ben de son çukura cevizle muşmulayı beraber diktim. Birbirlerine sarılıp kaldılar Hacı Cavcav!
HACİVAT - Neyse Karagöz'üm, kaç ağaç diktin?
KARAGÖZ - Köftehor ben saymasını biliyor muyum? Kaççukur varsa o kadar diktim.
HACİVAT - Bu işi anlayamadım doğrusu?... Efendim, bu meyva ağaçlarını diktiğin yer nerede acaba?...
KARAGÖZ - Nerede mi? Komşu mahallede boş bir arsada Hacı Cavcav!
HACİVAT - Tüh Allah müstehakını versin e mi? Yine saçmalayıp ağaç sevgisi, Karagöz ormanı falan diye beni boşuna sevindirdin! Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim hemân! (Def vuruşu ile gider.)
KARAGÖZ - Köttehor, sen gidersin de ben kalır mıyım! Ben de gidip orman yapmak için yeni bir boşarsa arayayım. (Def vuruşu ile gider.) Hepiniz sağolun, varolun! Orman yapmak için siz de dolaşıp bir arsa bulun!
Müzik

Hiç yorum yok: