6 Kasım 2013 Çarşamba

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ İLE İLGİLİ YÖNETİCİ MÜDÜR KONUŞMASI

Saygıdeğer Öğretmenlerim,
Osmanlı İmparatorluğunu parçalamaya yönelik 1.Dünya Savaşının ardından yok olan
İmparatorluğun üzerine eşsiz bir mücadele sonucu Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Cumhuriyetimizi kuran iradenin ortaya koyduğu devrimler ve ilkeler
incelendiğinde yeni Türk Devleti için üç hedefin belirlendiği görülür.
Bunlardan birincisi tam bağımsızlık ilkesi: Zaten verilen milli mücadelenin milli
mücadele özünde bir bağımsızlık savaşıdır.
İkincisi ise ulus devlet yapısıdır: Yani tek bayrak tek millet söyleminde
somutlaşan üniter devlet ve toplum yapısı.
Üçüncüsü ise çağdaş muasır medeniyeti yakalamak ve onu da aşmaktır.
Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte gerçekleştirilen devrimler ve ATATÜRK’ün
ilkeleri bu amaçları gerçekleştirmeye yöneliktir.
Bu üç temel hedefi Türk çocuklarının, Türk Gençliğinin ve nihai olarak Türk
Ulusunun bilincine yerleştirecek kurumlar eğitim kurumlarıdır. Osmanlı döneminde
çocukların büyük bir kısmı bir eğitim olanağından tamamiyle mahrum idi sadece belirli
bir elitin çocuklarının eğitim görebildiği medreselerde de çağdışı eğitim verilmekte
idi. Öte yandan ülkede yaşayan azınlık okulları veya başka ülkelerin misyonerlik
faaliyetleri amacıyla açmış oldukları okullar vardı. Böylesine çağdışı bir eğitimle
bir ülkenin ayakta kalabilmesi olanaksızdı ve de kalamadı. Bu tarihi gerçeğin çok iyi
farkında olan Cumhuriyeti kuran irade bu nedenle en büyük devrimlerden biri olan
öğretim birliği yasasını çıkararak çağdaş ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine
uygun bir gençlik yetiştirilmesi amaçladı.
80 yılı aşkın süredir devam eden Cumhuriyetimizin bu bağlamda katettiği mesafe
son derece önemli ve takdire şayandır, ancak yeterli değildir.
Okul öncesinde erişilen %15 civarındaki okullaşma oranı, Ortaöğretim düzeyinde %
50 civarındaki okullaşma oranı ve yükseköğrenim düzeyinde %25 civarındaki okullaşma
oranı henüz gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Elbetteki az gelişmişlik zincirini
kırabilmemiz için bu sayısal değerlerin acilen düzeltilmesi gerekmektedir. Ancak
ülkemizde esas sorun nicelikten ziyade nitelik sorunudur. Üniversite sınavına giren
öğrencilerin %70’inin fenden, %30’unun matematikten sıfır puan alması uluslararası
düzeyde ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde öğrencilerin karşılaştırılmasında Türk
öğrencilerin hep son sıralarda yeralması üzerinde dikkatle durmamız gereken çok önemli
sorunlardır. Bunlarında ötesinde bir devrim yasası olan öğretim birliği yasasına
aykırı olarak oluşturulan eğitim kurumları diğer bir çok önemli sorunu
oluşturmaktadır. Yüce ATATÜRK’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya yönelik
yeminlerin yapıldığı tamamiyle denetimsiz kuran kursları, laik Cumhuriyet karşıtı
siyasal yapıların oluşturduğu ve her türlü desteği verdiği “arka bahçemiz” diye
nitelendirdikleri imam hatip okulları, yine laik Cumhuriyet karşıtı özel okullar,
dershaneler, öğrenci yurtları ve ışık evleri öğretim birliği yasasından önemli bir
sapmayı gerçekleştirmiştir. Bu kurumlardan yetişen tamamiyle farklı bir dünya görüşüne
sahip insanlar bu farklılıklarını siyasal, sosyal, kültürel yaşamda ortaya
koymaktadırlar. Bu eğitim kurumlarından yetişen ve siyasal alanda önemli güce erişen
kişi veya gruplar Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesiyle ve çağdaş Cumhuriyetimizin
devlet organlarıyla açık bir biçimde savaşmaktadırlar.
Üniter devlet ve toplum yapımızın ve laik Cumhuriyetimizin bu denli tehdit
altında yaşandığı bir dönem olmamıştır.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumu çocuklarımıza ve gençlerimize doğru bir şekilde
anlatmak hepimizin görevi ancak öncelikle de öğretmenlerimizin görevidir. Bu anlamda
öğretmenlerimizin her zamankinden daha fazla sorumluluk taşıdığı bir gerçektir.
ATATÜRK’ün öğretmenlerinin bu sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine
getireceğine inancımı belirterek tüm öğretmenlerimizin ve öğretmen adaylarımızın
Öğretmenler Gününü kutluyorum.

Hiç yorum yok: