29 Mart 2013 Cuma

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası:1930-1939 Dönemi 8. Sınıf İnkılap Tarihi

1930-1939 DÖNEMİ

- 1929'da başlayan dünya ekonomik bunalımı liberal eğilimle­re karşı tepkilere neden olmuş, otoriter rejimler güçlenmiştir. (Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi)
--Almanya ve İtalya'nın saldırgan politikaları Türkiye'nin dış güvenliğini tehlikeye düşürmüş ve ittifak arayışlarına yönelt­miştir.


TÜRKİYE'NİN MİLLETLER CEMİYETİ'NE GİRMESİ

18 Temmuz 1932
Ø Cemiyet I. Dünya Savaşı'ndan sonra uluslar arası sorunları barışçı yollarla çözümlenmesi için itilaf devletleri tarafından kurulmuştur.
Ø Türkiye, dünya barışına verdiği önemi göstermek ve yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini gerçekleştirmek amacıyla Milletler Cemiyeti'ne üye oldu.


BALKAN ANTANTI - 9 Şubat 1934



Ø Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan antlaşmalar kalıcı bir barış sağlayamamıştır.
Ø Avrupa'da devam etmekte olan silahlanma yarışı ve Almanya ile İtalya’nın yayılmacı politikaları Balkanları ve Orta Doğu'yu tehdit etmekteydi.
Ø Bu gelişmeler karşısında Milletler Cemiyeti kuruluş amacına uygun olarak devletler arası anlaşmazlıkları çözmede etkisiz kalmıştır.
Ø Bu gelişmeler üzerine Türkiye, Yunanistan,Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalanmıştır.
Ø Bu antlaşmayla Balkan ülkeleri karşılıklı olarak sınırlarını güvence altına almayı ve çıkabilecek tehlike-leri birlikte önlemeyi amaçlamışlardır.
Ø Bulgaristan Balkanlardaki emellerinden dolayı ittifaka katıl­mamıştır.
Ø Arnavutluk ise İtalya'dan çekindiği için tarafsız kalmıştır.
Ø Türkiye, Balkan Antantı'nı imzalayarak batı sınırını güvence altına almıştır.
Ø Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine ittifak dağılmıştır.


MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ – 20 Temmuz 1936



ü Lozan'da Boğazlar sorunu Türkiye'nin aleyhine çözümlen­miş, tam egemenlik hakkı verilmemişti.
ü Lozan Barış Antlaşması'nda Boğazların yönetiminin Türkiye'nin başkanlığını yapacağı uluslararası
ü komisyona verilmesi ve Boğazların her iki yakasında asker bulundurmaması Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını sınırlandırmaktaydı.
ü 1930'lu yıllarda Almanya'nın hızla silahlanması, İtalya'nın Habeşistan'ı işgali, Japonya'nın Mançurya'ya saldırması kar­şısında Milletler Cemiyeti hiçbir şey yapamadı.
ü Türkiye'nin isteği ile İsviçre'nin Montrö şehrinde bir konferans toplandı.
ü Konferansa katılanlar;
ü Türkiye - Yunanistan - İngiltere - Fransa - Sovyet Rusya -Yugoslavya - Japonya
ü İtalya 1938'de bu sözleşmeyi imzalamıştır.
ü Rusya'nın karşı çıkmasına rağmen İngiltere ve Fransa'nın desteğiyle Türkiye'nin boğazlardaki hakimiyeti kabul edildi.
ü Boğazlar komisyonu kaldırılarak yetkileri Türkiye'ye devredildi.
ü Ticaret gemileri serbest geçebilecekti.
ü Boğazların iki yakasındaki askersiz yerlere asker yerleştirile­bilecekti.
ü Barış zamanında ticaret gemilerinin geçişine izin verilecek,
ü Savaş gemilerinin geçişine sınırlandırmalar getirilecek,
ü Savaş durumunda Türkiye isterse Boğazları kapatabilecektir.
Önemi:
ü Boğazlar kesin olarak Türkiye'nin kontrolüne girdi.
ü Türkiye'nin Akdeniz'deki güvenliği artmıştır.
ü Boğazlar Sorunu, Misakı Millî'ye uygun bir şe­kilde çözüme kavuşturulmuştur.


SADABAT PAKTI (8 Temmuz 1937)



ü 1935 yılında İtalya’nın Habeşistan'a saldırması, Akdeniz ve Ortadoğu güvenliğinin tehlikeye düşmesine neden olmuştur.
ü Bu yüzden Balkan Antantı'na benzer bir ant­laşmanın Orta Doğu'da da gerçekleştirilmesi için faa­liyetlere başlanmıştır.
ü Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sa­dabat Paktı imzalanmıştır.
ü Bu antlaşmaya göre üye ülkeler;
ü Karşılıklı olarak birbirlerinin sınırlarına saygılı olmayı,
ü İç işlerine karışmamayı,
ü Ortak çıkarlar doğrultusunda dostluk ve iş bir­liklerini geliştirmeyi kabul etmiştir.
ü Bu antlaşma ile Türkiye, doğu sınırlarının gü­venliğini sağlamış oldu.


HATAY SORUNU VE SONUCU - 1939



ü 1921 yılında TBMM ile Fransa arasında imza­lanan Ankara Antlaşmasıyla Hatay, Fransa mandası durumundaki Suriye sınırlarında kalmıştır.
ü Ayrıca burada yaşayan Türklere geniş haklar tanınmış ve bölgede özerk bir yönetim uygulanmıştır. Hatay'ın Türk toprakları dışında kalması Misakı Millî’den taviz verildiği anlamına gelmekteydi.
ü Mustafa Kemal bu yüzden Hatay'ın anavatana katılması gerektiğini savunmuş ve çeşitli girişimlerde bulunmuştur.
ü M. Kemal Adana'da yaptığı bir konuşmada, "Kırk asırlık Türk yurdu, düşman elinde esir kalamaz." diyerek ileride Hatay'ın ana vatana katılacağının müj­desini vermiştir.
ü 1936 yılında Fransa, Suriye'deki manda yöne­timine son verdi ve buralardan çekildi. Ancak Hatay'ın durumu belirsizliğini korudu.
ü Bunun üzerine Türkiye, Milletler Cemiyetine başvurarak sorunun çözülmesini istemiştir.
ü Türkiye ile Fransa arasında yapılan ikili görüş­melerden sonra Türkiye'nin önerdiği, "Hatay'ın gele­ceğini buradaki halkın belirlemesi" ilkesi kabul edildi.
ü Hatay'da bağımsız bir Türk devletinin kurulması kararlaştırıldı.
ü Bir anayasa hazırlandı ve seçimler yapıldı. Ardından Hatay Bağımsız Cumhuriyeti kuruldu. (2 Eylül 1938).
ü Misak-ı Milli'ye son katılan toprak Hatay'dır.
ü Bağımsız Hatay Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını Tayfur Sökmen yapmıştır.

Hiç yorum yok: